İnsan Olduğumuzu Anımsamak
Bugün Bor Niğde arasında çalışan otobüslerden biriyle Niğde’ye
gittim.
Otobüs başlangıçta kalabalık değildi. Geçtim, oturdum.
Az sonra otobüse kucağında çocuğuyla genç bir kadın bindi. Öndeki
koltuklardan birinden bir genç kız fırladı, yer verdi. Çocuklu kadın başörtülü,
genç kız dal gibi, çok modern giyimli biriydi. Kulaklığı kulağında kendi halinde,
başörtülü- baş açık ayrımını umursamadan müzik dinliyordu.
Hoşuma gitti.
Birkaç dakika geçti geçmedi, orta yaşlarda iki kadın yolcu
bindi. Önlerden bir genç kız hamle yaptı, onu gören iki genç kız daha kalkmak
için doğruldular. Kadınlar memnun, yer beğenerek oturdular.
Sonra ben yaşlarda bir hanım, gene genç bir kız fırladı.
Aslında üç kişi daha doğrulmuştu ama o genç çoktan kalkmıştı bile. Öğretmen
emeklisi olduğunu düşündüğüm hanım bir mahcup, dönüp dönüp teşekkür etmekte.
Toki Konutlarında iki kızıyla gençten bir kadın bindi. Hemen
önümdeki genç adam yer verdi, ama kadın tereddüt etti. Sanki gencin yanındaki ak saçlı adamın yanına
oturmak istemiyor gibi. Adam yaşına başına bakmadan fırladı, kızı yaşındaki
kadın kızlarından biriyle oturdu.
Gene Toki’de bir genç kız, gene aynı şey… Yaşı on beşi
geçmeyen bir çocuk yerini veriyor.
Niğde’ye kadar bu böyle devam etti.
Birileri biniyor, birileri fırlayıp yer veriyor.
Yaşça küçük olan büyük olana yer veriyor. Kocaman adamlar,
gencecik adamlar kadınlara yer veriyor.
Oysa çok zaman önce değil, daha kışın böyle değildi.
Kentin yaz nüfusu farklı mıydı, bilmem.
İçimden şu düşünceler geçti:
Ayağa kalksam,
“Bir dakika beni dinler misiniz? Bor’dan bindiğimden beri
bir insanlık yarışı gözlemekteyim. Herkes birbirine yer verme yarışında. Siz,
sevgili kızım, siz başlattınız. Gözlerinizden öpüyorum. Siz sevgili çocuğum,
kendinizden sadece üç beş yaş büyük bir ablanıza yerinizi verdiniz,
gözlerinizden öpüyorum. Siz, sevgili kardeşim, her binen kadın yolcu için ayağa
fırladınız, gözlerinizden öpüyorum. Siz bayım, kızınız yaşındaki kadına
yerinizi verdiniz, alnınızdan öpüyorum.
Hepinizi, hepinizi sevgiyle kucaklıyorum.
Bana öyle bir umut verdiniz ki…
Otobüsün içinde birden patlayan huzur ve saygıyı gözlerimle
gördüm.
Hepinizi insanlığınızdan öpüyorum.
Son zamanlarda ülkem ve insanlarım için iyice yitirdiğim
umutlarım yerine geldi.”
desem……
Çekindim; bana “Deli mi ne?” derlerse diye korktum.
Oysa bu sözleri söylemeyi öyle istemiştim ki…
19.08.2015, 22.00, Bor