19 Mayıs 2014 Pazartesi

KAMELYA - KAMERİYE




7’den 77’ye hemen herkesin yaptığı yaygın bir yanlışlıktan söz edeceğim. Eskiler buna galat-ı meşhur derlerdi. Çok yaygın olduğu için herkesin artık doğru sanmaya başladığı yanlışlıklar…
Bağda- bahçede, sahilde, parklarda, piknik alanlarında vb. üstü kapalı dört bir yanı açık dinlenme yerleri vardır, bilirsiniz.
Herkes bu yerlere “kamelya” diyor. Okumuşu da okumamışı da… Yani bu hatanın eğitimle ilgisi pek yok galiba.
“Kamer” sözcüğü Arapça kökenlidir ve sözcüğün sonuna getirilen bir ekle “ayla ilgili olan, aydan koruyan, ay seyirliği” vb. anlamına gelen “kameriye” sözcüğü yapılmıştır. Eskiden sarayların, köşklerin, konakların bahçelerinde gece vakti özellikle mehtaplı gecelerde oturulmak, kim bilir, belki kahve içmek belki nargile içmek belki de sadece romantik bir amaçla yapılmış üstü kapalı dört yanı açık dinlenme yerleri varmış. Zamanla bu yerler güneşten de korunmak amacıyla kullanılmaya başlamış.
 TDK Sözlüğü bu sözcüğü şöyle tanımlamış: “Bahçelerde yazın oturulmak için yapılan, kafes biçiminde, kubbeli, üstü yeşilliklerle sarılan süslü çardak”
(Şemsiye sözcüğü de aynı şekilde yapılmış Arapça bir sözcüktür ve yaygın kanının aksine yağmurdan koruyan anlamına gelmez; güneşle ilgili, güneşten koruyan anlamlarındadır.)
Çardak sözcüğü de Türkçe değildir. Dilimize Farsça’dan girmiştir. TDK bu sözcük için şu tanımı yapmıştır:
 “1. Tarla, bahçe vb. yerlerde ağaç dallarından örülmüş barınak.
   2. Asma vb. bitkilerin dallarını sardırmak için direklerle yapılmış yer
       Evin bahçeye açılan tahta kapısının üstündeki çardakta koruklar sarkıyordu.- O. Rifat.
   3. Kameriye: Çardağın boşluğuna girdiğimiz vakit durmuş, eliyle yanağımı sıkmış, çenemi okşamıştı. -R. H. Karay.”

Pek çok ilimizde Çardak adını taşıyan ilçeler, beldeler, köyler vardır. Çoğu coğrafi konumlarının çardağa benzerliği nedeniyle bu adı almış olmalı diye düşünüyorum.
Kameriye sözcüğü, Türkçe olmadığı için, zaman içinde Türkçenin söyleyiş kurallarının dayatması, konuşurken tembellik yapma eğilimleri gibi nedenlerle “kamelya” şekline dönüşmüş.

TDK’da“kamelya”:
İsim, bitki bilimi (kame'lya) Fransızca camélia
Çaygillerden, büyük, beyaz, pembe veya kırmızı renkte çiçekler açan, dayanıklı yapraklı bir bitki, Japon gülü, Çin gülü (Camellia japonica)

Olağanüstü güzellikte bir çiçektir ve ben bu çiçeği çok severim.

Kısaca kameriyeye kamelya demek yanlıştır. Hem de önemli bir yanlış…

Gelelim bu “ukalalığı” yapma gerekçeme…
Geçenlerde Kanal D’de, Uludağ Üniversitesi Bahar Şenliği haberlerini veren sunucu “kamelyalarda oturan öğrencilerden” söz edince doğrusu irkildim. Tüylerim diken diken oldu. Bu sunucu her gün haberler sunuyor, milyonlarca kişi onu dinliyor. Bu sözcük ve başka başka konuşma kusurları, dil yanlışlıkları kulaklara böyle yerleşiyor.
Denemek istiyorsanız arama motorunuzdan “kamelya” sözcüğünü arayın. Çıkan her 10 sonuçtan beşinin bu sözcüğü “kameriye” anlamında kullandığını görürsünüz. Birer fotoğraf koyarsam iyi olur düşüncesiyle, arama motorunun görseller sayfasında kamelya yazarak arama yaptım. Birkaç çiçek fotoğrafı dışında hep kameriye fotoğrafı çıktı. Bilmem anlatabildim mi?

Bu neden bu kadar önemli?
Hep söyledim, söyleyeceğim; dilimiz ne ise düşüncemiz de odur. Düşüncemiz ne ise dilimiz de o olacaktır. Yani beynimizin içindekiler kadar konuşur ve yazarız.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

DÜNDEN BUGÜNDEN

  Teyzeminkiyle aynı kumaştan diktirdikleri gökkuşağı renklerindeki yanar döner basma entarimin kirlenmesine aldırmadan, avluda bir köşeye ç...