6 Ekim 2014 Pazartesi

DİLİM, GİYDİRİR BANA KİLİM.

Bir meslek hastalığı beni ele geçirmiş durumda.
Dil meselesi…
Kim olursa olsun, nerede olursa olsun dili bozuk kullananları yakalıyorum. Özensiz konuşanları, taklitçileri, moda peşinde koşanları, düşünmeden her duyduğu sözcüğün, deyişin üstüne atlayanları ve bu şekilde farklılık yaratmaya çalışanları, dikkat çekmeye çabalayanları…
Bir süredir bir söyleyiş şekli, bir cümle kuruluşu aklıma takılıyor. Önceleri “Bir iki tane özentili ve abartılı söyleyiştir, farklı bir ifade arayışında olanların uydurmasıdır, geçicidir.”diye düşünmüştüm. Ancak bir de baktım ki hayatın her alanına, apaş modası gibi sıçramış.
“Ol-” (olmak) yardımcı eyleminin olur olmaz her yerde bağımsız eylem olarak kullanılmasından söz ediyorum.
Bugün, markette, bir adamın satıcıya “Hayırlı işlerin olsun.”dediğini duyunca bu konu üzerinde durmaya karar verdim.
 Bu sayfalarda bazı dostlarım da birbirlerine “Hayırlı günlerin olsun, Sağlıklı günlerin olsun.”, "Rahmet olsun.", Hayırlı bayramlar olsun." gibi dilekler iletiyor. (Her kullanımı örneklendirme olanağım yok, takdir edersiniz.)
“Ol-” (olmak) eylemi Türkçe’de şu durumlarda kullanılır:
1-      Yardımcı bir eylemdir. Ad ve ad soylu sözcüklerle birlikte birleşik eylem yapılır.
“hasta ol-, gönüllü ol-, neşeli ol-, barışsever ol-, karamsar ol-“ gibi…
2-      Eylem olarak tek başına kullanılır. Bu kullanımı sınırlıdır.
 “Elmalar oldu, üzümler oldu”gibi… Yani olgunlaşmak, yenebilir hale gelmek anlamında.
3-      İlgeç (edat) olarak kullanılır.
“-Baban sana bu yüzden kızacak. –Olsun, varsın kızsın.”
“-Sakın geç kalma! –Olur.”
 “-Kimler geliyor, bakıver. –Oldu, şimdi bakarım”
4-      Yardımcı bir eylem olarak çekimli bir eylemle birlikte birleşik eylemler yapar.
“Görüyor ol-, bitmiş ol-, gelecek ol-….”
“Bu iş böylece kapanmış oldu.”
“Herkesle birlikte gidecek oldum.”
“ Onu tanıyor olmak yetmedi.”
“ Biz de böylece o filmi görmüş olduk.”
“Söylediklerinde yanılıyor olmalı”
Türkçe cümle yapısında “Hayırlı günlerin olsun, Sağlıklı günlerin olsun…” gibi söyleyişler yoktur.
Dil canlı bir varlıktır. Ama kendine özgü kurallar çerçevesinde değişen gelişen canlı bir varlık…
Canımız istedi diye, farklı bir ifade şekli olsun diye sözcükleri, cümle yapılarını zorlayamazsınız. Bunu yaparsanız dili zorlar, yozlaştırırsınız. Hele dilin asla modası olmaz. Eğer böyle yanlışlıklar moda diye yaygınlaşırsa dil bir iletişim aracı olmaktan çıkar. Kuşaklar birbirini anlamaz, kentli-köylü birbirini anlamaz. Okumuş-okumamış birbirini anlamaz.
Dip not:
Noktalama işaretlerini yerli yerinde kullanmayanların elinin altında bir yazım kılavuzu bulundurması zor değil.  “Yazmaya heves edenlerin düşündükleri ve yazdıkları dile saygı borcu olduklarını unutmamaları gerekiyor.”diye düşünüyorum.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

DÜNDEN BUGÜNDEN

  Teyzeminkiyle aynı kumaştan diktirdikleri gökkuşağı renklerindeki yanar döner basma entarimin kirlenmesine aldırmadan, avluda bir köşeye ç...