Diyarbakır’daki Ziya Gökalp müzesinin ve Siirt İl Halk
Kütüphanesinin insan müsveddesi yağmacılar tarafından yakıldığını duyunca, bu
yazıyı yazma isteğimi engelleyemedim.
Bir Gün Gazetesi yazarı Aydın İleri’nin yazısını okurken
kararımı verdim.
“Kitapların ve kütüphanelerin aydınlığı kararmasın.
Kütüphaneler yanarsa insanlık yanar. Kütüphanelere, kitaplara, insanlara
kıymayın efendiler…”
Kütüphaneler ve müzeler insanlığın binlerce yıldır
biriktirdiği bilgilerin, insanlık birikimlerinin, tarihin saklandığı; bu
depolar vasıtasıyla gelecek kuşaklara aktarıldığı yerlerdir.
Uygarlık müzelerde, kütüphanelerde biriktirilir.
İnsanlık müzelerde ve kütüphanelerde vücut bulur.
Kitaplar tarih boyunca bilginin kaynağı olan çok değerli hazinelerdir.
Olumsuz bir durumda da ilk zarar gören de yine onlardır.
Egemenler her zaman bilgiyi en büyük düşman olarak
görmüşlerdir.
Cehalet her zaman bilgiden korkmuştur.
En çok da, din üzerinden siyaset yapanların bu vahşete neden
oldukları görülmektedir.
Yakılan, yok edilen kütüphaneler, kitaplar, yağmalanan
müzeler insanlığın ortak belleğinin ve ortak geçmişinin de yok edilmesine de
yol açmıştır. Yakılan kitaplar tarihte büyük boşluklar oluşmasına neden
olmuştur. İnsanlığın ortak aklı hafıza kaybına uğramıştır.
Uygarlık tarihi sırf bu nedenle bir mitoloji, efsaneler,
masallar tarihine dönüşmüştür.
Tarih boyunca farklı coğrafyalarda olsa da benzer durumlarla
karşılaşmak dikkat çekicidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder