Altın portakal film festivalinde, ön jüri tarafından
festivale katılmaya hak kazanan Gezi Olayları Belgeseli festival
komitesi tarafından yarışma dışı bırakıldı. Komite başkanı Yılmaz Erdoğan
Efendi sadece kem küm etti.
Derken, belgeselin yapımcısı, bir kaç sahnede kırpma
yaptıktan sonra festivale kabul edildiklerini açıkladı.
Bugün ise festivale, belgesel dalında katılan 13 filmden 11
tanesinin, bu sansürü kınamak amacıyla, festivalden çekildiğini öğrendik.
Diğer yapımlar yola devam eder mi? Şimdilik bilmiyorum.
Bildiğim, bu Yılmaz Erdoğan iyice kantarın topuzunu kaçırdı.
Yalakalıkta sınır tanımıyor. Bir insan,
ancak bu kadar alçalır.
Sol-sosyalist birikimin sırtından, Hakkâri’nin bir köyünden
çıkıp, özünü unutmadan, olağanüstü zekâsı ve yeteneği ile parlayan sanatçı
resmi çok hoşumuza gitmişti. Bayılmıştık; oyunlarına, filmlerine ve şiirlerine.
Yılmaz Güney’in komik olanıydı. Sevmiştik delikanlı Mükremin’i.
Kim derdi ki gün gelecek devran dönecek, devranla birlikte Yılmaz
Erdoğan da yalayıcı olacak diye.
Neyse...
Antalya’da iyi şeyler olmuyor. Çok kötü kokular geliyor.
Fazıl Say’ın kurduğu, evrenselleştirdiği, uluslararası
alanda itibar kazandırdığı piyano festivalinden Fazıl Say kovuldu,
düşünebiliyor musunuz?
Yerine kim getirildi dersiniz?
Gürer Aykal...
Fazıl Say’ın, dünyada her yerde verdiği konserlere çanta
gibi taşıdığı Gürer Aykal...
İronik olansa bir zamanlar benim bu Gürer Aykal’a da büyük
hayranlık duymamdı. Sevgi Soysal yaşasaydı, eniştesi hakkında ne düşünürdü ki?
Bende bir uğursuzluk var; kimi sevsem, beğensem, takdir
etsem, hayranlık duysam böyle oluyor.
Antalya belediyesi AKP’ye geçince RTE ve AKP sanatın içine
bizzat sanatçı tayfasının tükürmesini sağladılar. Yani tükürme olayı şekil
değiştirdi. (Antalya belediyesinin kaybedilmesine neden olanların yedi ceddine
bir kalay ve kına gönderelim de…)
NE DERSİNİZ YILMAZ ERDOĞAN'I PROTESTO ETMEYE... VAR MISINIZ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder