19 Eylül 2019 Perşembe

Umut Hep Var

Geçmiş zamanlar, fotoğraflar, çiçekler, hayvanlar, doğa vb paylaşımlarım sadece ruhumu ve aklımı sağaltma çabası.
Bu dünyadaki güzelliklerden ve gelecekten asla umut kesmeme arzusu.
Güzel olan ne varsa anımsamaya, unutmamaya zorunluyum.
Nefes alabilmem buna bağlı.
Televizyon haberleri izliyor, gazete okuyorum:
Eskişehir'de üç köy, milli eğitimin Menzil dayatmasına direniyor, çocuklarını o sapkın tarikata teslim etmemek için savaşıyor..
Boğazım düğümleniyor, boğulacak gibiyim.
Köylüler kazandı; azıcık rahatladım.
Türkiye'deki avukatların neredeyse yüzde doksanını temsil eden barolar, Feyzioğlu'nun saraya yamanmasından rahatsız. Saray baroları ve diğer meslek birliklerini hizaya getirmek için yeni oyunlar peşinde.
Tıkanıyorum.
Bir yılda 500 civarında kadın öldürülmüş, binlercesi tecavüze ve şiddete maruz kalmış.
Boğuluyorum. Boğazımı bir mengene sıkıyor da sıkıyor.
Yıllardır alışveriş yaptığım esnaf birer birer yok oldu. Etrafımda tanıdık ne varsa artık yok.
Yaban ellerde gibiyim, yok olacağım diye korkuyorum.
Özgürlüklerin sadece adı kaldı. Kelepçelenmiş gibiyim.
Yıllarımı verdiğim mesleğim en itibarsız meslekler arasında. Eğitimde eşitlik ilkesi yok artık. Laboratuvarlar kapandı, kütüphaneler boşaltıldı.
Geçmişimi, ömrümün 50 yılını yitirmiş gibiyim.
Nereye baksam zulüm, nereye dönsem karanlık.
Bir yudum yaşam için çabalıyorum.
Biliyorum, "Kara gün kararıp kalmaz.."
"Belki bahtiyarlık değildir artık
boynunun borcudur fakat
düşmana inat
bir gün fazla yaşamak.” demiş ya Nazım, unutmamak gerek:
Şiirleri, ağaçları, çiçekleri, hayvanları, doğayı, güzel olan her şeyi...
Ve de insanı...

DÜNDEN BUGÜNDEN

  Teyzeminkiyle aynı kumaştan diktirdikleri gökkuşağı renklerindeki yanar döner basma entarimin kirlenmesine aldırmadan, avluda bir köşeye ç...