28 Kasım 2020 Cumartesi

MERHABA VE ARKADAŞLIK SÖZCÜKLERİ KATLEDİLDİ

28.11.2020, 17.19

Şu sanal âlem "bir âlem" doğrusu...

Sosyal medya dedikleri ise "bambaşka bir âlem".

Bilginin iyisi, doğrusu, kirlisi, yalanı, uydurması ne istersen piyasada.

Bu coğrafyada, düşünmeyi, kafa yormayı, değerlendirme yapmayı, çözümlemeyi, soru sormayı, dogmaları reddetmeyi, aramayı, öğrenmeyi doğamız gereği, zaten sevmeyiz. Bilginin aspirin gibi bize hazır sunulanı makbuldür. 

İşte, bu âlemde her şey önümüze hazır gelince kabullenmek çok kolay. Önümüze gelenleri öğrenmeye ve anlamaya da gerek yok. Bas butona beğen ve paylaş... Hepsi bu.

Kaç zamandır "merhaba" ve "arkadaş" sözcüklerinin anlamları ve kökenleri ile ilgili açıklamalar dolaşır ortalıkta.

Açıklamalar uydurma ve doğru bilgi içermiyor. Açıkça söylemek gerekirse düpedüz yalan işte.

Ama açıklamaların "şirin" ve "kandırmaca dozu çok yüksek" doğrusu.

"Merhaba" sözcüğünün "Benden sana kötülük gelmez." anlamına geldiğini iddia ediyor. Açıklamanın sonunda "Benden herkese merhaba." sözleri var. Eee, hoş doğrusu... Ama doğru değil işte.

Sözcük Arapça kökenli... Dilimize " başka anlama geçiş" yoluyla girmiş ve Osmanlıca da bir selam, bir karşılama sözü olarak kullanılmaya başlamış. Anlamı ise "yayılın, rahat olun, genişleyin" şeklinde. Bir selam verme sözcüğü, o kadar.

"Benden herkese "yayılın, genişleyin, rahat olun". 😆😆😆😆"

"Arkadaş" sözcüğü Türkçe bir sözcük. Yapısı bakımından türemiş bir sözcük. "Arka" sözcüğüne yine Türkçe bir ek olan "-deş" eki getirilerek yapılmış. Bu ek, eklendiği sözcüğe "aynı işi yapan, aynı yerde bulunan, aynı özellikleri taşıyan, birbirinin yanında olan, aynı yeri paylaşan" vb. anlamlar katar. Vatandaş, meslektaş, dindaş, yoldaş, kardeş (karındaş), arkadaş, paydaş, türdeş vb....

Arkadaş ise birbirine destek olan, birbirine arka veren, sırt sırta olan anlamlarıyla kullanılır. Yani yapım ekinin verdiği anlamı düşünecek olursak "birbirine arka veren"...

Bu sözcüğün, sanal ortamda dolaşan öyküyle ilgisi yok. Hani eskiden savaşlarda askerler okla, kılıçla dövüşürken arkadan gelecek saldırıyı önlemek için sırtlarını büyük bir taşa verirlermiş gibi uyduruk bir açıklama... Yani arkasını taşa dayamak... Koca koca sitelerde ballandıra ballandıra, üstelik, şovenist bir anlatımla bu öykü anlatılıyor.

Şimdi bir an hayal edelim: Bilge Kağan, düşmanlarına savaş açmış. Çağırıyor yanına, beylerini, danışmanlarını, danışıyor. Bir karar alınıyor. 5000 kişilik ordusuyla savaşacak alan arayacaklar. 5000 askerin arkasını dayayıp savaşabileceği kayalarla dolu bir arazi. Bu araziyi buldular diyelim. Düşmanı bu arazide savaşmaya nasıl ikna edecekler? Hadi bu da oldu, peki at sırtında savaşan, uyuyan, akından akına koşan askerler atlarından inip sırtlarını kayalara mı dayayacaklar? İnmediler diyelim, atlar o kayaların arasında nasıl koşacak, manevra yapacak? Asker atını mı idare etsin, savaşı mı?

Şaka bir yana bilgisizlik böyle bir şey, bilmeyince uydurursunuz.

Arkadaş sözcüğünün kullanıldığı en eski kaynak 1797 tarihli. (Nişanyan Etimoloji Sözlüğü) Yani daha dün gibi, yani Anadolu'yu yurt bellememizden kaç yüzyıl sonra. 

Anlamını bilmediğiniz yabancı bir sözcük bir derece anlaşılabilir belki, ama tepeden tırnağa mis gibi anadilinin varlığı olan bir sözcüğe bu kötülük nasıl yapılır?

DÜNDEN BUGÜNDEN

  Teyzeminkiyle aynı kumaştan diktirdikleri gökkuşağı renklerindeki yanar döner basma entarimin kirlenmesine aldırmadan, avluda bir köşeye ç...