28 Mart 2014 Cuma

BU SEÇİM BAŞKA SEÇİM

                                                                         23.03.2014
Bugün, Niğde’de, CHP ve Kılıçdaroğlu tam gaz yola çıktıklarını gösterdiler.
Meydanda adım atacak yer yoktu. Yan yollar, sokaklar tıklım tıklımdı. Ahali taşıma değildi. Yüzde yüz yerli… Çoook uzun zamandır Niğde’de CHP meydanları böylesine doldurmamıştı. Olağanüstü yani.
Kendimi bildim bileli hayatımda CHP var. Aileden… Hiç üyesi olmadım. Oyumu sıklıkla vermişliğim var. Seçim zamanlarında, fırsat buldukça fiilen destek vermişliğim, çalışmalara katılmışlığım da epey fazla. Bilen bilir. Bu uğurda, Sivas katliamında cayır cayır yanan Asım Bezirci tarafından baskıya hazırlanan Bir Nazım Hikmet külliyatım bile yok oldu. Asım Bezirci’nin ölümünden sonra o kitaplarımın akıbetine bin kat daha fazla üzülmüştüm.
Ancak kendimi bir türlü CHP’li olarak tanımlayamıyorum. CHP içinde neler olup bitiyor, takipteyim ama. Dışarıdan daha nesnel değerlendirmeler yapılabiliyor.
Neyse ne… diyeceğim o değildi.
Dün CHP siyasetlerini beğenmeyen, sendika içinde PKK VE BDP’ye yakın durmalarıyla tepki gören arkadaşların, bugün ellerinde CHP bayrağı görmek çok ilginçti.  Hepsi ama hepsi oradaydı. Eline bayrak almaya utanan bir bayan arkadaşımız bayrakları çocuklarına vermişti. Solun birbirine uzak ya da yakın bütün renkleri oradaydı ve meraktan öte destek için gelmişlerdi. Bu yüzden “Şöyle bir bakar, halkın nabzına bakar, ayrılırım.” dediğim halde, sırf bu yüzden, sonuna kadar orada kaldım. İzlemek ilginç oldu.
Sanırım Niğde’yi CHP alacak. Rüzgârın yön değiştirdiği çok açık.  O kalabalığın nedeni de “üçten beşten geride kalan değilem.”olsa gerek.
Kılıçdaroğlu, bana göre çok zeki bir adam. İnce, kıvrak, uyanık bir zekâsı var. Kavrama yeteneği olağanüstü. Doğaçlama yapmak öyle her babayiğidin kârı değildir. Sözlü değil, davranışlarda da doğaçlama, ani ve isabetli tepki vermek yani. Düşünmeye, çabuk düşünmeye alışık biri.
MHP’li bir genç o meşhur bozkurt işaretini yapmış. Amaç kötü mü bilemiyorum. Kışkırtma da olabilir… Kılıçdaroğlu,, haftalardır,  meydanlarda birlik mesajı veriyor; insanları ayrıştırmadan, her siyasi düşünceye aynı mesafede duracağını, ötekileştirenlerden olmayacağını söylüyordu ya…
Bu kez, bunu bir tek el hareketiyle anlatıverdi.
O MHP’li gence aynı işareti yaparak; “Ben, her düşünceye saygı duyarım. Düşüncesi, eylemi ne olursa olsun kimseyi ötekileştirmem. Sen bana tepki duyuyor olabilirsin ama ben senin düşüncelerine saygı duyuyorum. Bu nedenle yaptığın işareti bir selam olarak alıyor ve bir selam olarak iade ediyorum. ”dedi.
“Yüzde 51’i evlerinde zor tutuyorum.” diyenlerin çirkinliğine düşmedi. Kendisine oy vermeyen nüfusun diğer yarısını terörist ilan edenlerden olmayacağını o bir tek işaretle anlattı.
Anlayan anladı da anlamayanlar zaten olmayan akıllarıyla iyice dumura uğradı. Devlet Bahçeli bile bunun bir barış eli, gerginliklerden uzak durma çağrısı olduğunu görmedi. Hadi o Devlet Bahçeli… Ya CHP içindeki kafası bulanıklara ne diyelim? Bir anda Kılıçdaroğlu faşist ilan edilmesin mi?
Bir siyasi partinin lideri, bir seçim mitinginde, kendi seçmenlerinin önünde rakiplerinden birinin alameti kabul edilen işareti niye yapar? Çok mu akıl fakiridir? Bastırılmış duyguları mı bir anda patlamıştır?
Kendi seçmeninin aklına ve iz'anına güvenen, kendi öz güveni dorukta, akıllı bir lider tavrıdır bu. Benim çok hoşuma gitti. Helal olsun sana Kılıçdaroğlu dedim.
Seçim meydanlarında bunu kullanan zavallılara da üzüldüm doğrusu. O kadar yoksullar ki…
Not: Ben Kılıçdaroğlu’nun, hitabet yeteneğinde gördüğüm birkaç gedik dışında, seçim meydanlarında çok iyi olduğunu düşünüyorum.

19 Mart 2014 Çarşamba

YEDİ ACI


Bu resme bakarken yüreğim allak bullak oluyor. Bir yandan büyük, korkunç bir tepkinin doğurduğu nefret ve acı… Diğer yandan yüreğime sığmayacak sandığım kadar kocaman bir sevgi, şefkat.
Kim çizdi bilmem. Kimin yüreği benimki kadar kabardı, o olağanüstü zekâsı ve yeteneğiyle böyle bir kurgulamayla bu resmi yarattı, bilmem.
Masa üstü resmi yaptım.
Bilgisayarımın başına her geçtiğimde birbirine zıt duygularla yüreğim çatlayacak sanıyorum. Gözlerim yanıyor, göz pınarlarım birden patlayacak ve aylardır birikenler gözyaşı seli olup hasta gözlerimden boşanacak. Burnumun direği sızlıyor. Buna rağmen, tek tek her çizgiyi beynime yeniden yazıyorum.
Unutursam, beynim kurusun. Susarsam, dilim kurusun.
Bu acıları bize reva gören RTE, evlatlarından bul. Teker teker dördünün de acısını çek. Bizim acılarımızı, o güzel, o tazecik, körpecik fidanların analarının acılarını bir bir yaşa.
Onlar senin çocukların gibi çalmadı, çırpmadı.  O masum yavruların ahı seni bu dünyada tutsun.

DÜNDEN BUGÜNDEN

  Teyzeminkiyle aynı kumaştan diktirdikleri gökkuşağı renklerindeki yanar döner basma entarimin kirlenmesine aldırmadan, avluda bir köşeye ç...