9 Şubat 2022 Çarşamba

CHP'NİN KRONİK HASTALIĞI

 Bugün genç bir dostumla sohbet ettik biraz.

CHP'nin taşra örgütlerinde de genel merkezdeki anlayışın egemen olduğu konusunda düşüncelerimiz benzeşiyordu.
CHP hala bütünleşip tek bir gövde gibi esnek hareket edemiyor.
Bir belgeselde sığırcıkların dansını izlemiştim.
Binlerce minik kuşun aynı anda aynı hassas ritmi tutturup o eşsiz koreografiyi canlandırmasına ağzım açık bakakalmıştım.
"Kuş beyinli" sözünün kuşlara ne büyük bir hakaret ve haksızlık olduğuna inanıyorum artık.
Genç dostum, Niğde il ve ilçe örgütlerindeki grupları bir solukta saydı indirdi. Falanın adamları, filanın adamları, falancanın tayfası, filancanın yancıları...
Hepsi bildiğim isimler...
Hepsi konumlarını gelecek üzerine kurdukları düşlere endekslemişler.
Hepsi yıllardır siyasetin içinde.
Hepsinin yaşı ellinin altmışın üstünde.
Hepsi siyaseti günlük yemek listesi gibi görür.
Hepsi...............
Her neyse.....
Ama hiçbirinin "sığırcıkların dansı" gibi bir olup, bütünleşip, uyum içinde ülkeyi içinde bulunduğu açmazdan kurtarmak gibi bir projesi yok.
Hiç biri Namık Kemal'in ""Bârika-i hakikat, müsâdeme-i efkârdan doğar" sözünü duymamış, duyduysa bile içselleştirmemiş.
Hiç birinin bu sözdeki gibi "düşünceleri çarpıştırıp" gerçeğe ulaşma gibi bir kaygısı yok.
Mevlana, yüzyıllar ötesinden, “Aklın varsa bir başka akılla dost ol da işlerini onunla danışarak yap!” diyor.
Ülkenin geleceğini kurma iddiasındaki bir partinin "hal-i pür-melali" insanın içini acıtıyor.
Birlikte çalışma, siyasi çalışma denince akıllarına çarşı pazar birlikte dolaşmak gelen insan toplulukları...
Gece gündüz birlikte olup, özveriyle, hiç bir karşılık beklemeden düşünceleri, projeleri konuşup tartışan, yeni ufuklar yaratmaya istekli siyasetçiler gerek bize.
Coşku gerek.
Gençler gerek.
Gençleri hamal gibi gören zihniyetten kurtulmak gerek.
Bin yaşındaki siyasetçilerin, düşünmeye, konuşmaya üşenen içi geçmiş insanların yerlerini ivedilikle gençlere bırakması gerek.
Dinamik, akıllı, zehir gibi zeki gençlere...
Siyasette emekli olmayı milletvekili olmak sanan zihniyet mide bulandırıyor.
Daha neler neler yazılır çizilir bu konuda...
Ne yazık ki bu da bizim mahallenin açmazı.
Umut?
Yok...
Genç dostumla söyleşimizin özeti üç aşağı beş yukarı böyleydi.
(8 Şubat 2022 Tarihli Facebbok yazım)

Yağmur kaçağı

 Bugün kuaför randevum vardı.

Hava yağışlıydı, biliyorum ama yola çıkıncaya dek yeniden başladığını farkına varmamışım.
Şemsiye de almadım. Çünkü henüz bir elde şemsiye diğerinde baston yürümeyi beceremiyorum. Hele otobüse binmek inmek...
Nasuh Mahruki'den ders almalıyım. Yok, Everest'e tırmanmayı değil, otobüse tırmanmayı öğretsin, yeter.
Gerçi onun derdi başından aşkın. Kuruculuğunu yaptığı, ömrünü adadığı Akut'tan zorla uzaklaştırıldı ya, şimdi de mahkemeye vermişler bu yiğit, korkusuz, sözünü sakınmadan söyleyen adamı. AKP bir biçimde satın aldı o efsane kuruluşu. Sonrası... işte biliyorsunuz.
Yağmurun altına attım kendimi. Durak yakın, pek ıslanmadım. Zaten ahmak ıslatan tarzında yağıyor.
Otobüs neredeyse boş. Önde tekli koltukta oturan genç adam fırladı kalktı beni görünce. Pazar arabasına benzeyen bir çanta var yerde. Aceleyle kalkınca dengesi bozuldu, çanta şangur şungur yerlerde. Birşeyler kırıldı. Genç adam panikledi, çantayı kaldırdı ama tekrar devrilmesine engel olamadı. Sürücü anlayışlı... Hareket etmedi, bekliyor. Neyse toparlanıp arkaya geçti genç adam. Ben oturdum. ama çok tedirginim, gözüm arkada.
İnerken veda ettim; aldı iyi günler dileğimi, mahçup... Bir de insan....
Yağmur hızlanmış. Senelerdir ilk kez yağmurda yürüyorum. Islanmayı unutmuşum.
Emeklilik zorunluluklardan azade kıldı beni. Erken kalkmak yok, acele etmek yok, karda yağmurda yollara düşmek yok... Güzel olmasına güzel de başka güzellikleri kaçırmışım meğer.
Ne güzelmiş yağmur altında yürümek, anımsadım.
Hiç acele etmedim, "Allahın rahmetinden kaçmadım." yani. Canım "Hoca Nasireddin", ışığın bol olsun.
Kuaföre nefes nefese girdim ama. Bir yorulmuşum, bir tıkanmışım. Adnan kardeşimle Leyla kardeşim kaygılandılar.
İkisi de emekliliğin bana iyi gelmediğini düşünüyorlar.
İşimiz hemen bitti ya özlemişim kardeşlerimi. Yıllardır yaptığımızı yaptık; lafın belini kırdık. Siyasetin de dibinde hiçbir şey bırakmadık, sıyırdık iyice. Pahalılıktan özgürlüklere... Ne varsa.
Hava kara çevirince fırladım, kalktım, yooo, cesaret de bir yere kadar. Kar altında yürümenin romantizmi, keyfi şimdilik beklesin, dedim ama durağa kadar, otobüsten indikten sonra da eve kadar epey ıslandım.
Hani eskiden kardan yağmurdan ıslanmış, sırılsıklam, eve koşardık da sobanın yanında ısınmaya çalışırdık ya... Üstümüzden buharla birlikte ıslak bir koku yükselirdi hani...
Soba yok ama o kokuyu duydum valla. Islak giysilerimin kokusunu... O kokuyla sobanın çıtırtısı da geldi.
Kar hala yağıyor. Ne güzel kış oldu bu yıl.
Güzellikler içinde olun, emi?
(9 Şubat 2022 tarihli Facebook yazım)

6 Şubat 2022 Pazar

Metin Altıok Şiirleri Paylaşmak

 Bugün gene yüreğim "Kalk gidelim." derken beynim "Bok yeme, otur." diyordu.

Ne zamandır kavgalılar...
Bu ikisi yüzünden rahatım huzurum kalmadı valla.
Baktım olmayacak, mutfakta oyalanayım, dedim.
Kek yapmaya niyetlendim. Dolapta bir bardak kadar süt vardı, bozulmuş. Yoğurt da yok...
Marketler çok yakın, inip alsam mı? Amaaan, giyinip çıkmak...
Boş ver keki meki. Yemek yap sen, yarının yemeği hazır olur en azından.
Müzik... Önce müzik. Arşivde Metin Altıok Şiirlerinden Şarkılar albümü vardı, epeydir dinlemediydim, açtım.
Elim işte, kulağım şarkılarda...
Nedense yorulmuyorum, çabuk oluyor, kafa meşgul, ondandır diyorum.
Albüm bitti, yemek pişiyor.
Televizyonu açtım, gözünü sevdiğimin Tele 1'i sayıp döküyor. Derken bir tekrar programı başladı. Merdan Yanardağ ve Özgür Özel'e kulak verdim. Özgür Özel'in heyecanı bulaştı bana ama gönlüm de iyice bulandı.
Yemek pişmiş gibi kokuyor.
Ocağı kapattım. Yemeğin tadına bakmadan olmaz. Kaşığın ucuyla şöyle bir aldım ki hem fazla acı hem fazla tuzlu.
Yenmeyecek gibi değil ama. Bereket acıyı severiz.
Her şeyi yüz üstü bıraktım, öylece... Ortalığı sonra toplarım.
Metin Altıok şarkılarının tadı kulağımdayken o şiirleri okuyacağım.
Metin Altıok şiirleri paylaşmam böyle oldu işte.

DÜNDEN BUGÜNDEN

  Teyzeminkiyle aynı kumaştan diktirdikleri gökkuşağı renklerindeki yanar döner basma entarimin kirlenmesine aldırmadan, avluda bir köşeye ç...