BİR FİLMİN ARDINDAN
“Tanrı,
kasırgayı göndermeye karar verdiği zaman kimsenin rengiyle ilgilenmedi.”
The
Help – Yardımcı filminden…
Filmi
bize kardeşim Namık Kemal Yaşar önermişti.
Bu
gece eşimle bu filmi izlemeye karar verdik. Kemal bu adı vermişti ama Türkiye’de
Duyguların Rengi adıyla gösterilmiş. İnternette ararken bu nedenle zorlandık.
Filmi izleyince anlaşıldı ki asıl adı “Yardımcı”dır.
Eğer
izlemeyenler varsa hiç tereddüt etmeden izlemeli. Ben bu kadar geciktiğimiz
için üzüldüm. Yaşar da öyle… Hele filmin sonlarına doğru koca adamın bir ağlaması
vardı ki…
Bence
ABD’de ırkçılığın, ırk ayrımının bu kadar etkili işlendiği çok az film
yapılmıştır.
Filmin
etkisi biraz da işlenişten kaynaklanıyor.
Öykü
çok sağlam ve derinlemesine, bütün duygular en ince ayrıntılarına dek verilerek
işlenmiş. Ayrıntılara saplanmadan ayrıntı vermek bence Amerikan filmlerinin
başarısı.
Bu
film bizde yapılsaydı diye düşündüm bir an…
Öykünün
tamamını vermek için, yönetmen en az iki devam filmi yapardı, kesin.
Çünkü
o duyguların derinliği öyle ayıla bayıla, yaya yaya anlatılırdı ki en az üç
sinema filminin süresine ancak sığdırılırdı.
Ben,
gerçek yaşamda, iyinin, haksızlığa uğrayanın, adil olanın, mazlumun sonunda
kazanacağı yalanına asla inanmadım. Ama inanmayı çok istedim. Gerçek yaşam her
gün bana aksini kanıtlasa da buna inanmak istedim doğrusu.
Benim
dışımda olan bitenin de benim sorunum olduğunu düşünmek gibi huyum var. O yüzden
çok acı çektim ve çekmekteyim.
Akşam
yatağa girdiğimde bu acıların intikamını düş kurarak alıyorum. Düşlerimde hep
iyiler, mazlumlar, haksızlığa uğrayanlar kazanır.
İşte
bu nedenle arada bir bu tarz kitaplar okumak, filmler izlemek çok hoşuma gider.
Yerli dizileri hiç izlemiyorum; çünkü kahramanları gece gündüz soluksuz kötülük
yapmaktalar.
Gene
aynı nedenle akşam sinema seanslarımızda, sık sık eşime “Hadi kötüleri dövelim.”
derim ve hep iyiliğin, güzelliğin kazandığı, kötülüğün zorbalığına zorla karşı
koyan, intikam filmleri, adalet dağıtan macera ve polisiyeleri izleriz.
Günlük
acılar bu şekilde hafifletilmeye çalışılır işte.
The
Help – Yardımcı filmi bu bakımdan da çok hoşuma gitti.
ABD’de
insan hakları denilen şeyin ne bedeller ödenerek kazanıldığını biliriz. Çok kan
döküldü bu uğurda. Irkçılığın kökü kazınamadı gene de. Bugün bile ırkçı beyaz
polislerin zencileri sokak ortasında infaz ettiğini okuyoruz gazetelerden.
Aslında
dünyanın her yerinde hala ırkçılık gizli-açık vahşice can almaya devam ediyor.
Suriyeli
mültecilere çelme takan faşist kadın gazeteciye birlikte öfkelenmedik mi? Üstelik
çoğumuz Suriyeli sığınmacılara kızıyorduk.
Filmde,
kısmi de olsa kazanan zencilerdi. Kötü beyazlar fena halde rezil oldular.
Tam
da bu noktada filmin inandırıcılığı biraz zayıflıyordu; ama olsun.
Sonunda
beklediğim, umduğum, istediğim gibi “Hak yerini buluyor”du.
Filmi
izlemek isteyenlere fazla ipucu vermekten korkarım. Öyle olmamıştır umarım.
Bence
izleyin.
Kemalciğim,
çok teşekkür ederim.
Tam
bir sinema şöleni çektik kendimize. Sayende…
“Tanrı,
kasırgayı göndermeye karar verdiği zaman kimsenin rengiyle ilgilenmedi.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder