AŞK DAİMA AŞK
Annabel Lee
Senelerce
senelerce evveldi
Bir deniz
ülkesinde
Yaşayan bir kız
vardı bileceksiniz
İsmi; Annabel
Lee
Hiçbir şey
düşünmezdi sevilmekten
Sevmekten başka
beni
O çocuk ben
çocuk, memleketimiz
O deniz
ülkesiydi
Sevdalı değil
karasevdalıydık
Ben ve Annabel
Lee
Göklerde uçan
melekler
Kıskanırlardı
bizi
Bir gün işte bu
yüzden göze geldi
O deniz
ülkesinde
Üşüdü bir
rüzgârından bulutun
Güzelim Annabel
Lee
Götürdüler el
üstünde
Koyup gittiler
beni
Mezarı oradadır
şimdi
O deniz
ülkesinde
Biz daha
bahtiyardık meleklerden
Onlar
kıskanırdı bizi
Evet! Bu yüzden
'Şahidimdir herkes ve deniz ülkesi'
Bir gece
rüzgârından bulutun
Üşüdü gitti
Annabel Lee
Sevdadan yana
kim olursa olsun
Yaşca başça
ileri
Geçemezlerdi
bizi
Ne yedi kat
göklerdeki melekler
Ne deniz dibi
cinleri
Hiçbiri
ayıramaz beni senden
Güzelim Annabel
Lee
Ay gelir ışır,
hayalin erişir
Güzelim Annabel
Lee
Orda gecelerim
uzanır beklerim
Sevgilim
sevgilim hayatım gelinim
O azgın
sahildeki
Yattığın yerde
seni...
Edgar Allan Poe
Çev. Melih
Cevdet Anday
AŞK DAİMA AŞK
Ben yaşlarda
olup da gençliğinde, kanın deli deli coştuğu o romantik dönemlerde, bu şiiri
okuduğunda veya duyduğunda gözleri dolmayan ergen var mıdır?
İyi şiir okuduğumu
düşünen öğretmenlerim beni ta ilkokuldan başlayıp hayli şımartmışlardı.
Lise
yıllarımdaydı. Sınıfın tek kız öğrencisiydim. İlk teyzemden duyduğum bu şiiri
çok severek ve duygulanarak okurdum. Sınıf arkadaşlarımın, beni gözleri dolu
dolu dinlediklerini anımsıyorum. Eh, sınıfın kalanının erkek olduğu
düşünülürse, ben, şımarmak için yakaladığım bu fırsatı nazlanmadan
değerlendirirdim.
O aşk gözümüzde
büyüdükçe büyür, ne yüce, ne ulaşılmaz hallere girerdi, bilseniz.
Deli deli 0akan
kanımızı, kafamızda esen deli rüzgârları yönlendirecek şiirler yoktu, yasaktı.
Nazım’ı birkaç
şiiriyle bilir, gizli gizli okurduk. Onun dışında emek eksenli, sınıf eksenli
toplumcu şiirler okunabilemezdi(!...)
Aşk şiirleri
vardı.
İçerden ve
dışardan aşk şairlerini ve şiirlerini iyi bilirdik. Atilla İlhan’ın aşk
şiirleri, Ümit Yaşar Oğuzcan’ın aşk şiirleri… Diğerleri…
Aşk vardı
sadece…
Yunus Emre’nin
ilahi aşkı bizde sadece aşktı.
“Aşk imiş her
ne var âlemde
İlim bir kıyl ü
kâl imiş ancak.” diyen Fuzuli de öyle…
***
Sonra edebiyat
öğretmenim günün birinde Pol ve Virjini’yi tutuşturdu elime. Romeo ve Jüliet ne
ki…
Bir güzel, bir
büyük aşk…
Ben aşkı o
denli narin ve kırılgan bir duygu olarak anlatan başka bir kitap okumadım
sanırım.
Şimdi yeniden okusam…
Yooo… Öylece
kalsın. Bazı duyguları yitirmemek gerek.
***
Gene o
yıllarda, (Sanırım onu okul kütüphanesinden almıştım.) Anjelik serisi geldi.
Yazarını unutmuşum. Baba Alexsandre Dumas’nın mı, oğul Alexsandre Dumas’nın mı
yapıtıydı diye düşünerek araştırınca bir karı kocanın, Anne ve Serge Golon’un
yazdığını öğrendim.
Güzel ve
romantik maceralar, tarih fonunda egzotik, gizemli, bir o kadar kırılgan ve
sadık bir aşk…
***
Adaşımın aşkını
biraz marazi bulurdum. Kâmran’a çok kızardım. Feride'nin gizini ele veren
doktora da… İhanet ödüllendirilmiş gibidir orada. Ama devir başka bir devirdi.
Bir romanda da olsa bir kadının aşk acısını unutmak için kendini Anadolu
köylerine vurması kolay değildi. (Anadolu dediysem, Marmara Bölgesi, İstanbul
dışı yani.) Nereden baksan bir devrim…
***
Başka aşklar
okudum sonraları…
En muhteşem aşk
Memet ve Hatçe’nin aşkıdır bana göre. Memet’in Hatçe’yi sevdiği gibi sevilmeyi
kim istemez?
Bazı insanlar
aşk için doğmuş gibidir. Nazım böyledir. Aşk adamıdır o. Bütün aşkları
gerçektir, sağlamdır, büyüktür. Riya yoktur hiçbirinde…
Ama Makber
şairinin aşkında bir riya varmış gibi gelir bana.
Makber şiiri,
şairin en özensiz şiirlerindendir. Güzelliği de oradan kaynaklanır bence. Ama
gene de bir sahtecilik hissederim. Belki bana öyle geliyordur…
Nedeni
“Mezardan kalk, hayatımın günlerini birlikte tamamlayalım. Sen öldün, ben de
yaşamam” falan derken hemencecik ve yeniden âşık olması mıdır?
****
Türkülerimizde
çok büyük, sıcacık aşklar vardır. Acı dolu, yakıcı, kavruk aşklar.
“Sevdaluk eyi
şeydir, ben daa yeni başladım.” diyen ozanın aşkı acemicedir ama içinizi ısıtır,
aşka yeni başlayan o genci yüreğinizde korumaya alırsınız hemen.
“Güzelliğin on
par' etmez bu bendeki aşk olmasa.” diyen âşık, aşkın evrenin her bir zerresinin
aşkla var olduğunu, evrenin aşkla güzelleştiğini anlatır.
“Lambada titreyen
alevin üşümesine” neden olan aşk nasıl bir dermansız aşktır, söyler misiniz?
Var mıdır
Karacaoğlan üstüne büyük aşklar, ayrılıklar, acılar yaşamış başka bir kişi?
İşte bir şiirin,
Annabel Lee Şiirinin bendeki çağrışımları bu…
Sanırım genç
arkadaşlar da bu şiiri sevecekler…
Çünkü bütün
evren alt üst olsa da aşk ölümsüzdür.
Yer ve gök
çarpışıp arada kalan ne varsa ezip un ufak etmediyse; aşk, ayaklarını toprağa,
başını göğe yasladığı içindir.
Aşk ola...