21 Şubat 2017 Salı

Önce Korkuya "HAYIR" Demeli..



Cellat uyandı yatağında bir gece
"Tanrım" dedi "Bu ne zor bilmece :
Öldürdükçe çoğalıyor adamlar
Ben tükenmekteyim öldürdükçe..."

***
Anthropoid
Bu geceki filmimiz buydu.

***
Diktatörlerin eninde sonunda yok olma gibi mutlak bir kaderleri var.
Diktatörlükler eninde sonunda yıkılıyor, yok oluyor, yok olacak.
Bu gerçeği aklımla, gönlümle biliyor ve seviyorum.
Ama benim ömrüm yetecek mi, yeter mi, bilmem.
***
Elinde ne piyon kaldı, ne vezir, ne kale
Düştü birbiri ardına atlar, filler
Ama şah hâlâ direnmekte
Yeni taşlar bulundu çünkü : Köpekler...
***

Önce korkuya "HAYIR" demeli,
Korkuyu yok etmeli...

DİLLE ALAY EDEMEZSİNİZ


Bu sayfalardaki bazı arkadaşlardan rica ediyorum, hatta yalvarıyorum.
Türkçe ile, o güzeller güzeli dilimizle oynamayın.
Dilimizle alay etmeyin.
Aslında hiçbir dille alay etmeyin.
Dil zevkimizi yozlaştıramazsınız, gücünüz yetmez ama kendi dilinizi yozlaştırıyorsunuz.
Az sonra örneklendireceğim şekilde yazmanızın nedenini, 45 senelik öğretmenlik deneyimime karşın, anlayamadım, anlayamıyorum.
Kendinize bir yazınsal karakter edinmeye çalışıyorsanız, bu yolla olmaz; bol bol okuyup bol bol yazma çalışmalarından sonra o karakter oturur zaten.
Biz insana özel yazınsal karaktere “üslup” diyoruz, “anlatım” diyoruz.
Bir cümlelik bir yazıdan bile kişinin üslubunu tanır ve tanımlarsınız.
Yani, kısaca demem o ki; noktalama işaretlerini, yazım kurallarını bütünüyle kendi uydurduğunuz bir biçimde kullanmak sizi daha akıllı göstermiyor; meramınızın da, dilinizin de, yazınızın da canına okuyor.
Vallahi çirkin ve komik oluyor…

İşte örnekler (Metin bir gazete haberinden alındı.):

1-      hükümete. yakın. star. gazetesi. yazarı. lütfü. oflaz. kraldan. fazla. kralcı. diye. tanımladığı. bazı.akp. yandaşları. için. tayyip. erdoğan. iktidardan. düşse. ilk. tekmeyi. onlar. vuracaklar. dedi.

2-      Hükümete. Yakın. Star. Gazetesi. Yazarı. Lütfü. Oflaz. Kraldan. Fazla. kralcı. Diye. Tanımladığı. Bazı.akp. Yandaşları. İçin. Tayyip. Erdoğan. İktidardan. Düşse. İlk. Tekmeyi. Onlar. Vuracaklar. Dedi.

3-      Hükümete- yakın -Star -gazetesi -yazarı -lütfü –oflaz- kraldan- fazla- kralcı- diye- tanımladığı- bazı- akp- yandaşları- için –tayyip- erdoğan -iktidardan –düşse- ilk tekmeyi –onlar- vuracaklar- dedi.

         4-      Hükümete Yakın Star Gazetesi Yazarı Lütfü Oflaz, “Kraldan Fazla Kralcı”            Diye Tanımladığı Bazı AKP Yandaşları İçin “Tayyip Erdoğan İktidardan             Düşse, İlk Tekmeyi Onlar Vuracaklar” Dedi.

DOĞRU METİN:
Hükümete yakın Star gazetesi yazarı Lütfü Oflaz, “kraldan fazla kralcı” diye tanımladığı bazı AKP yandaşları için “Tayyip Erdoğan iktidardan düşse, ilk tekmeyi onlar vuracaklar” dedi.

Gerçekten sevdiğim insanlar var. İncinecekler, bana kızacaklar.
Görüp de görmezden gelse miydim?
45 yıl, “Dil düşüncenin aynasıdır, insan nasıl düşünüyorsa öyle yazar, öyle konuşur. Beyin kapasitemizin izin verdiği oranda konuşuruz. Dilinizi ve aklınızı zenginleştirin. Dilin matematiksel kuralları vardır. Noktalama işaretleri, yazım kuralları dilin ve düşüncenin trafik işaret ve işaretçileridir, uyma zorunluluğu vardır.” diye öğrencilerimin ensesinde boza pişirdim.
Önce öğrencilerim bana gönül kor, korkarım.
Şimdi kendimle nasıl çelişirim?
Olmaz, bu nedenle incinen olursa…
 Kusura bakmasınlar gayrı…

17 Şubat 2017 Cuma

Şiir Çevrilebilir mi?



Ben, şiirin başka bir dile çevrilemeyeceğine inanırım.
İyi şair, her sözcüğü, her imgeyi kendi gönlünün, aklının imbiğinden geçirerek şiirleştirir.
Her olay, her durum, her duygu, her kavram, her insanda farklı çağrışımlarla şiire dökülür.
Okuyanda da ayrı algılar, ayrı çağrışımlara yol açar.
Her şair, kendi ana diliyle düşünür, hayal kurar; kendi ana dilinden beslenir ve bu dili besler.
Doğal olarak, şiir başka bir dile geçerken, asıl zenginliğini ait olduğu dilde bırakır.
Çevirmenlik yaparken her iki dili de çok iyi bilmek yetmez; şiiri şair duyarlılığı ile sezmek, kavramak gerek. Bana göre bir şiiri ancak başka bir şair çevirirse bir şeye benzer.
Çevrilen şiirdir; makale değil.
İşte iki örnek, değerlendirmeyi size bırakıyorum:

William Shakespeare'den 66. Sone Çevirileri
1-      Can YÜCEL çevirisi
66. SONE
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kız oğlan kız erdem, dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e 
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.

2-      Talât Sait Halman çevirisi
Bıktım artık dünyadan, bari ölüp kurtulsam:
Bakın, gönlü ganiler sokakta dileniyor.
İşte kırtıpillerde bir süs, bir giyim kuşam,
İşte en temiz inanç kalleşçe çiğneniyor,
İşte utanmazlıkla post kapmış yaldızlı şan,
İşte zorla satmışlar kız oğlan kız namusu,
İşte gadre uğradı dört başı mamur olan,
İşte kuvvet kör-topal, devrilmiş boyu bosu,
İşte zorba, sanatın ağzına tıkaç tıkmış.
İşte hüküm sürüyor çılgınlık bilgiçlikle,
İşte en saf gerçeğin adı saflığa çıkmış,
İşte kötü bey olmuş, iyi kötüye köle;
Bıktım artık dünyadan, ben kalıcı değilim,
Gel gör ki ölüp gitsem yalnız kalır sevgilim.

      Can Yücel, sözcüklere sadık değil; imgelere sadık, duyguya, şairin isyanına sadık. Şiiri adeta yeni baştan yazmış.

     Talât Sait Halman Shakespeare’ye bağlı kalmış. Sözcükleri sözlük anlamlarıyla karşılamış. O sözcüklerin kendi üzerindeki etkisini göz ardı etmiş. Başarılı bir çeviri elbette; ancak kuru, kupkuru…
(Değerlendirmeyi size bırakıyorum, dedim ama dayanamadım işte…)

Şimdi de Can Yücel’den bu çeviriyle ilgili bir anı… Seveceğinizden eminim.

Can Yücel’in çok farklı çeviri anlayışı vardır.  Şiirleri diğer çevirmenler gibi bire bir asla çevirmez. Türk kültürüne, Türk diline uyarlar, dilin birikimlerini seferber eder.
William Shakespeare’in en ünlü sonelerinden olan 66. Sone`yi bu yaklaşımla çevirince eleştirilerden kurtulamaz. Can Yücel bu, lafını sakınır mı hiç?
Yapıştırır cevabı:
n  “O orospu çocuğu Shakespeare, Türkçe bilseydi, bu şiiri böyle yazardı!”


6 Şubat 2017 Pazartesi

Gazeteci ve Ahlak

Bir zamanlar Yılmaz Özdil'i severdim.
Genel seçim arifesinde CHP Vatan Partisine kontenjan vermeye yanaşmayınca, Ümit Zileli gibi gizli Perinçekçiler aday adayı olmadan doğrudan genel merkez kontenjanından aday olmaya kalktılar. 
Olmadı, ön seçim yolu gösterildi. 
Buna da onlar razı olmadılar. 
Özdil, bunun üzerine CHP'ye çok yüklendi. Zeynep Altıoklar'a Selin Sayek Böke'ye vb. olmadık hakaretler ettiği yazıları sizler de anımsarsınız.
Sonra bir AKP 'ye bir CHP'ye vurarak yoluna devam etti.
Amaç Vatan Partisine, mecliste grup kurdurmaktı.
RTE'ye yedek koltuk değneği yani.
Bu da olmadı. 
Özdil neredeyse aforoz edildi. CHP seçmeni affetmedi,
Uğur Dündar her programına konuk ettiği, konuk olmazsa bile telefonla bağlanıp fikir aldığı Özdil'den, tepkiler üzerine, vazgeçti veya vazgeçer gibi yaptı.
Anımsarsınız, bir Halk Arenası sırf bu yüzden iptal olmuştu.
Çok değil yedi sekiz ay önce Özdil, kuyruk acısını çıkarmak için bir yazı yazmıştı. Bu yazıda Halk Tv'de dönen dolaplardan, taciz olaylarından falan, mide bulandıracak şekilde, ima yoluyla, söz edip bir gün bu dönen dolapları yazacağını söylemişti. Okuyanlar anımsar.
Bekledik, bekledik, gelmedi; yazmadı.
Ama bir de baktık ki Özdil Gene Halk Tv'de...
EEE, ŞİMDİ SORULMAZ MI?
Be adam, taciz olaylarıyla birlikte andığın o kanalda işin ne?
Be adam, çirkin dolapların döndüğünü düşündüğün, bunu da kar suyu gibi milletin kulağına üflediğin o kanalda ne işin var?
Eğer o olaylar yoksa, sen, meslektaşlarına ve Türkiye'nin tek muhalif kanalı olan bir medya organına nasıl iftira attın?
Halk TV, şimdi bu adamı neden gene ekranlarınızda ağırlıyorsunuz?
Referandum öncesi birlik kaygısını anlıyorum anlamasına da...
Bu adama güvenemiyorum.
Kısa bir zaman sonra yeniden Davulun hem içine hem dışına vurmaya başlarsa, 
bir CHP'ye, bir AKP'ye vurmaya......
Demedi demeyin anam.
Yapar mı yapar...
Nasıl olsa son iki Arena'da yelkenini iyice doldurdu.

2 Şubat 2017 Perşembe

Kavramlar - Sözcükler

Nicedir aklımda.
"Tanrı" dendiğinde küfür ediliyor sanan, boyuna kadar günaha batacağını düşünen Müslümanlar için "Allah" ve "Tanrı" sözcüklerinin etimolojik (köken bilim) yapılarını yazayım diyordum; ama hep öteledim.
Dün, konuğum olan bir tanıdığım, ben "Tanrı" dedikçe "Allah" diye beni düzeltti.
O beni düzelttikçe, bilmediğini bilmeyenlerle tartışmama kuralımı bozduğum için kendime çok kızdım. 

Vakti gelmiş demek ki…
---------------------------------------- 
Allah:
İbranice ‘eloah’ (tanrı)dan el-ilah/Allah (Arapçaya geçişi).
Mezopotamya dillerinde tanrı anlamına gelen sözcüklerin çoğu il, ul ile başlar. Arap dilinde,  daha önce “allah” kavramını karşılayacak bir sözcük yoktu.
Arapça’da kullanılan ilah sözcüğü de İbranice dilindendir.
Akat dilindeki ilu (tanrı), Babil dilinde il,el (tanrı), sözcükleri, en yüce, en yüksekte olan anlamındadır. sonradan Tanrı anlamına geçmiştir.
Tevrat’ta adı geçen, sonra Arapça söyleyişle İslam uluslarınca benimsenen dört kutsal varlığın adlarının sonunda görülen il sözcüğü tanrı demektir. (Azra-il, Cebra-il, Mika-il, İsraf-il)
Kısaca Allah sözcüğü İbraniceden Arapçaya, oradan da İslamiyet’i kabul eden ulusların diline girmiştir.
Farsça Huda sözcüğü tanrı anlamındadır.

Tanrı:
Sümerce “dıngır” (gök tanrı, gök) dan tıngır, tıngri, tengri, tengere, tangara, tangrı / tanrı…
Asya Türk ağızlarında tungrı, türe, töngri, tüngri gibi değişik söylenişleri vardır. (Türk dilinde ortada bulunan g,ğ seslerinin düşmesi olağandır.)

“tengri teg tengride bolmış türük bilge kagan bu ödke olurtum.” Göktürk Yazıtları
(Tanrı gibi gökte yaratılmış Türk Bilge Kaan, bu devirde –tahta- oturdum.)

Kısaca;
Allah yerine Tanrı demek bizi az Müslüman yapmaz. Allah demenin de çok Müslüman yapmayacağı gibi.
Türkçe seslendirmeli yabancı filmlerdeki çeviri nedeniyle "Tanrı" sözcüğünü Hristiyanların kullandığını sanan eblehler bu karışıklığa neden oldular. Tanrı sözcüğünü Hristiyan yapıp çıktılar.
Oysa, örneğin, Almanlar "Got", İngilizler "God", İspanyollar "Dios" Sümerler "Dıngır" diyor, Tanrı değil.
Allah sözcüğünü kullanırken bu sözcüğün o hiç sevmediğiniz Yahudi dilinden geldiğini, Tanrı sözcüğünün ise Türkçe bir sözcük olduğunu bilin istedim.
Önemli olan niyettir, önemli olan sözcüğe hangi anlamı yüklediğindir .
Sözcüğün karşıladığı kavramdır yani.
Sözcükler, zihnimizde yer alan, oluşan, yaşantımıza girmiş olan kavramların dildeki karşılığıdır. Tek bir kavramı hangi sözcükle karşılarsan karşıla aynı varlık anlatılır.

KAYNAKLAR:
1- Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü - İsmet Zeki Eyüboğlu
2- Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugatı - Andreas Tietze
3- Türk Dil Kurumu sözlükleri (etimoloji)
4- Dil Derneği Sözlüğü (etimoloji)
-----------------------------------------------------------
Kısa not 1: Dini vakıflarda çocuk tecavüzlerine gık demeyen “müselman”, aynı inancı, aynı yüce varlığı anlatan sözcüğe niye itiraz eder, bilinmez.

Kısa not 2: “1990'lı yılların ortalarından sonra Prof. Tietze, gözlerindeki kataraktın giderek yoğunlaşması dolayısıyla sözlük çalışmalarını istediği gibi devam ettiremediği için üzgündü. Tıptaki gelişmeler sayesinde başarılı ameliyatlar geçirdikten sonra sözlük çalışmalarını hızlandırdı, üstelik ilerlemiş yaşına rağmen bilgisayar kullanmaya da başladı. Fakat "altı cilt ve bir indeks cildi olarak planlanmış" olan sözlüğün bütün ciltlerinin bitmesi için daha pek çok çalışma gerekmekteydi. Kendisinin ve bazıları öğrencileri olan bilimsel yardımcılarının bütün gayretine rağmen 2003 yılında hayata veda ettiğinde bu büyük eserinin sadece A-E harflerini kapsayan ilk cildi İstanbul'da yayınlanabilmişti. Öteki ciltler yayına hazır değildi. Türk dili ve kültürü için bir anıt olan sözlüğün ikinci cildi 2009'da Avusturya Bilimler Akademisi tarafından Viyana'da yayınlandı, bu cilt F-J harflerini kapsamaktaydı.” Alıntı

Kısa not 3: Bu alıntıyı, Türk Dili ile ilgili en kapsamlı ve bilimsel araştırmayı bir yabancının yapmasındaki ironiye dikkat çekmek için yaptım.
Bizim Tubitak ekmek kutusunun içine led lamba koyan İmam Hatipli öğrencilerle uğraşadursun...

DÜNDEN BUGÜNDEN

  Teyzeminkiyle aynı kumaştan diktirdikleri gökkuşağı renklerindeki yanar döner basma entarimin kirlenmesine aldırmadan, avluda bir köşeye ç...