UMUT ÇEŞİTLEMELERİ
Sözcüklerin büyülü güçleri
vardır.
Hangi dilde olursa olsun
sözcüklerin başaramayacağı şey yoktur.
Sözcükler öldürür, diriltir,
sevinçlere boğar insanı; korkudan öldürür, mutluluktan uçurur yürekleri…
Kılıktan kılığa girer, anlamdan
anlama havalanır…
Bir dönem “hırsız, yağmacı, eşkıya”
anlamında kullanılırken bir de bakmışsınız “yiğit, korkusuz” anlamına geçmiş.
Benden tavsiye; çocuklarınıza “yavuz”
adını korken iyi düşünün, çünkü sözcüklerin ilk anlamlarına geri dönme gibi
huyları da vardır.
Kendi anlamlarına sığmaz da başka
anlamları da üstleniverir.
Bir dilden bir başka dile de
atlar; oralarda gelişir, büyür, değişir.
Toplum nezle olsa sözcükler hapşurur…
Toplumun attığı her adım sözcükleri etkiler, biçimlendirir.
Sözcükler canlıdır.
Sözcükler kabına sığmaz
anlayacağınız.
Beynimizi ne denli işlek hale
getirmişsek, sözcükler de o denli hareketli ve kıvraktır.
Düşüncelerimizi ne denli özgür
bırakmışsak sözcükler de o denli özgürleşir.
Düşünceye gem vurulamaz;
sözcüklere de…
Hani hep derler ya, “Bir dilde
günlük kullanımda bulunan sözcük sayısı o toplumun gelişmişlik düzeyini
gösterir.”
Doğrudur.
Dilimiz ne ise düşüncemiz de
odur.
****
“Umut” sözcüğü, Türkçe “um-”
eylem kökünden türemiştir.
Um-(i)t / umut
Büyük ve küçük ünlü uyumu
dayatması nedeniyle değişen bir ektir, -(i)t eki.
Tarih içinde, biz, dilimize
Farsça sözcükler pompalarken bizden de kimi sözcükler Farsça’ya geçmiş.
Umut sözcüğü de bunlardan biri…
Gittiği yerde, o dilin ses
kurallarına uyarak “ümmîd”e dönüşmüş.
Ama sözcüğün yolculuğu bitmemiş;
bu kez biz Farsça hayranlığımızı dizginleyemediğimiz için, bu sözcüğü Farsça
sanıp almışız. Bu kez “ümmîd” biçiminde…
Dil bu, dayatmaya gelmez. Kendi
kurallarına göre yaşar. “Ümmîd” sözcüğünü kendi ses kurallarımıza uygun olarak “ümit”
yapmışız.
“Umut” olarak yola çıkan sözcük “ümit”
olarak geri dönmüş kısaca.
Bu sözcüğün çetin yolculuğuna
yakışan bir de anlamı vardır.
Kaprisli bir sözcüktür. Yerleşmek
için her beyni, her yüreği beğenmez.
Korkak, tırsık, dönek, kararsız,
üşengeç, tembel insanların semtlerine uğramaz.
Yerleşmeye yiğit, gayretli
yürekler, beyinler arar.
O yüzden sevgili dostlar, bizim
hep umudumuz vardır.
Umudunuz hiç eksik olmasın.
***
“Büyük insanlığın toprağında
gölge yok
sokağında fener
penceresinde cam
ama umudu var büyük insanlığın
umutsuz
yaşanmıyor.” Nazım Hikmet
***
“Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip…
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının…
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.” Ahmet Arif
***
“Yarın farklıdır bugünden,
Adı değişir hiç olmazsa.
Kara bir suyu
Geçiyoruz şimdilerde
Basarak yosunlu taşlara.
Sen bugünden yarına
Birazcık umut sakla.” Metin Altıok
***
“Hadi uyan
Aydınlığa çık da çil gözlerin
ışısın
İlkyazlar sıcağı biriksin
yüreğine
Yoksul olsan da uyan
Garip olsan da uyan
Madem ki güzelsin, güzeli
yaşatmak için
Madem ki iyisin, iyiliği yaşatmak
için
Madem ki umutlusun, umudu
yaşatmak için.” Metin Eloğlu
***
“Sokağa bir diyalog gibi
çıkıyorum
Umrunda değilim gecenin. Gece
Yarınki gecedir ve tanrıdır
Tanrının umrunda değilim..
Kimileyin seviyorum. Sevmek
kuşların
Bir an boş bıraktıkları ağaçtır
Ve yalnızlığın kırmızı yapraklara
Çalan büyüsünü duyuyorum: Ey
cesaret
Hep dolu tut bardağımı. Sevgi ve
umut
Birdir, yalnızlık ve cesaret
bir.” Melih Cevdet Anday
***
“Umut binbir ayaklı,
Umut güneşte saklı.
Umut edenler haklı,
Umut insanın hakkı...” NAZIM HİKMET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder