5 Kasım 2017 Pazar

İSİMSİZ YAZI






Eve girer girmez bilgisayarın başına koştum.

Duygularım tazeliğini yitirmeden, yüreğimde bayatlamaya bırakılmışların arasına karışmadan…

Parmaklarım çok üşümüş, anlaşılan bayağı soğukmuş dışarı, fark etmemişim.

Çıkarken yüzüme vuran serin hava, hafif esinti, kapalı ve yağdı yağacak hava ne güzeldi. Evde bayağı sıkılmışım, belli.

Bizim mahalle bayağı sakindir, etraftaki bahçeli evler direniyor.

Ağaçların yaprakları ağır ağır savruluyor; sarı-yeşil-kızıl, ne güzel.

Bastonum artık yük değil, şaşırdım. Kolumun altına aldım, elli metre kadar bastonsuz, hızlıca yürüdüm. Gençler geçiyor yoldan tek tük, önden gelenler, arkadan gelenler…

Bana öylesine ilgiyle bakıyorlar… Baktım, bakışlarda şefkat var, ne güzel.

İyi ki yaşıyorum, dedim; bulutlara şükrettim, savrulan yapraklara, serin serin yüzüme çarpan rüzgâra şükrettim.

İstasyonun alt geçidindeki rampayı eskisinden hızlı indim, buna şaşırdım.

Her zaman alt geçidin pisliği gözüme gözüme girerdi, umurumda olmadı, buna da şaşırdım.

İkinci rampayı çıkarken, merdivenlerden inen iki ergen gözüme çarptı. Çekirdek yiyordu birisi, yaklaşınca bana diğer elindeki Eti Tutku paketini uzatarak, “Alır mısın teyze?” diye sordu. “Hayır, teşekkür ederim" deyince, bu kez çekirdek ikram etti.

Çok şaşkınım.

Onlar merdivende ben rampada, arada bir duvar, iki korkuluk var. Ama çocuklar ısrar ediyor.

“Çok teşekkür ederim, siz ne güzel çocuklarsınız.” dedim, “Çok yaşayın, güzel günler görün, emi” dedim.

İçim bir ısındı, bir ısındı…

Hayat, gerçekten çok güzel. Bu dünyadaki tek zerre için bile yaşamaya değer.

Fırına bu duygularla girdim. Şöyle, bastıra bastıra bir günaydın çektim. Oysa saat 15.00 olmuş.

Hiç utanmadım.

Yolu uzatayım, dedim, (Doktor yürümelisin diyor ya…) burnuma ilk damla düştü, vaz geçtim.

Kendi caddemize çıktım. Yolun orta refüjüne yakın yürüyorum, yanlış yapıyorum ama burada yol düzgün, ayağım takılmıyor.

Karşımdan bir araba geliyor, sürücüsü kadın. Geçti, gitti. Bir baktım diğer yönden gelip öte yana durdu. “Gideceğiniz yere götüreyim”, diye sesleniyor.

“Çok teşekkür ederim, evim şurada. Hem benim yürümem gerekiyor.” dedim.

Çok güzel güldü.

Beni almak için yolunu değiştiren genç kadın, ne güzelsin!...

Bana ikramda bulunan yeni yetme, sen ne olağanüstü bir gençsin!...

Yaşamak ne müthiş şey!...

Tanrım, verdiğin hayat için teşekkür ederim.

Umut hala var, ne güzel, ne güzel!...

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

DÜNDEN BUGÜNDEN

  Teyzeminkiyle aynı kumaştan diktirdikleri gökkuşağı renklerindeki yanar döner basma entarimin kirlenmesine aldırmadan, avluda bir köşeye ç...