19 Temmuz 2019 Cuma

Söze-Şiire Saygı


Söze-Şiire Saygı

Bedri Rahmi "Şiirin hasını ayak sesinden tanırım." diyor.
Ben de iyi şiiri, has şiiri biraz tanıdığımı düşünüyorum
Edebiyat öğretmenliği beni edebiyatla çok haşır neşir yaptı. Bundan çok kârlı çıktım. Edebiyat tarihi, edebiyat yolculuğumuz; şiir, öykü, roman, oyun çocukluğumdan beri ilgimi çekti ama bunu meslek edinmek çok başka duyarlılıklar kazandırdı bana.
Ama asla şiir yazma cüretinde bulunmadım. Haddim değil. Hiç bir şey bilmesem de haddimi bilirim.
Bu nedenle, bazı arkadaşların kendi yazdıkları metinleri şiir diye paylaşmış olmaları bende hafif burukluk yaratıyor. Şiir sanatına saygısızlık, şiir yolunda alın teri dökmüş, bedel ödemiş şairlere haksızlık gibi algılıyorum.
Paylaşımlarını beğenemiyorum, övgüler düzemiyorum. Kim olursa olsun...
Zaten gerçek şiire yaklaşan, gerçek şiiri soluyan, bu yolda cesaretle yürümesini dilediğim dostlarım da kendilerini öyle ulu orta göstermiyorlar. Gerçek sanatçı duyarlılığıyla alabildiğine alçak gönüllüler. Örneğin Ercan Özcan'ın bu yönünü tümüyle rastlantı sonucu fark ettim. Leyla Akgül de keşke şiire daha çok zaman ayırsa.
Çoğu halk şiirinden devşirilmiş imgelerle, mazmunlarla, halk şiiri biçimleriyle şiir yazanlara da dayanamıyorum.
Taklidi kolay gelebilir ama aslının yanından bile geçemez. Her yazılan metin Karacaoğlan'a, Pir Sultan'a, Nesimi'ye (.......) saygısızlık...
Şiirin yolculuğunu bilmeyen, şiir okumayan, has şiirle “hem-hal” olmayanların cüreti...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

DÜNDEN BUGÜNDEN

  Teyzeminkiyle aynı kumaştan diktirdikleri gökkuşağı renklerindeki yanar döner basma entarimin kirlenmesine aldırmadan, avluda bir köşeye ç...