9 Mart 2022 Çarşamba

Eski Kışlardan Bir Kış

    Eski kışlardan bir kış.

Babam elinde kar küreği kapının önündeki kar yığınlarını temizliyor. Ferda ve ben elele tutuşmuş arkasındayız. Babamın sokağın başına dek bizim geçeceğimiz yolu açması gerek. Kimse yola çıkmamış, biz erkenciyiz.
Babamın arkasından adım adım gidiyoruz. Kar Ferda'nın boyunu aşıyor. Kardeşim henüz birinci sınıfta.
Babam bizi yola çıkarıyor ve dönüyor.
Ne servis, ne çocuklarını okula götürüp okuldan alan veliler ne de kar tatili...
Güzel zamanlardı, güvenli zamanlardı, ciddi zamanlardı.
Bu kış eski zamanların kışına benzer geçiyor.
Dün geceden beri yağan yağmur az önce kara çevirdi. Lapa lapa değil ama hızlı yağıyor.
Belli ki kalıcı... Hava raporlarına inanacak olursak üç dört gün yağacakmış.
Bir atasözü-tekerleme daha yeniden hayat buldu; mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.
Komşum, kadim arkadaşım Ruhten Gülten bağının birkaç yıl önce, bu zamanlarda çekilmiş fotoğrafını paylaşmış. Ağaçlar tepeden tırnağa çiçeğe durmuş. Kaç yıldır kaysılarımızı soğuk vuruyordu. Bu yıl, dilerim bol meyvemiz olur.
Mutfaktaydım gene. Bulgur pilavı yapmaya niyetlendim. Tereyağında kavrulmuş soğan kokusu evi doldurdu. Binanın böyle berbat bir özelliği var. Yemek kokuları hem eve yayılır hem etrafa. Komşularımın kullandığı yağın bile ne olduğunu, ne pişirdiklerini anlayabiliyorum.
Bu kez müzik yok, nedense canım istemedi.
Salonun pencerelerini açtım. Kokuyu savmak gerek. Saatlerce kokacak yoksa.
Pencerenin önündeyim. Mutfak sıcaktı, terlemişim. Serinlik ürpertti, aldırmadım. Karın sürati başımı döndürdü. Yavaş yavaş lapa lapa kıvamına dönüşmesini izledim.
Bir kadın çocuğunun elinden tutmuş, çekiştirerek aceleyle gidiyor. Çocuk sürükleniyor, annesine yetişemiyor. Ayaklarında pembe bir bot. Kadının ayaklarında terlik var.
Bir anda kar yön değiştirdi, yüreğime yağmaya başladı. İçim buz gibi...
Çocuğunun ayağına bot giydirip terlikle kış geçiren kadın. Analık dedikleri bu duygu nasıl bir duygudur?
"Ülkede yoksulluk yok, çağ atladık. Uzaya gidiyoruz." diyen vicdan; kurum kurum kuruyasın, çatlayasın, yok olasın.
Gıda fiyatlarının yüksekliği haberinin yapılmasını yasaklayan, hayat pahalılığını anlattı diye televizyonlara cezalar yağdıran akıl; çarpılasın, kör kuyularda boğulasın.
Yaşar'a anlatmadım. Üç dört saat önce marketten aldığı iki poşet erzak için ödediği parayı anlatırken "Yoksullar ne yer ne içer?" diye kahırlanıyordu.
Kar yağışı çok yoğun...
İçimde zerrece sevinç kalmadı. Ben kış şiddetli geçti, bereketli bir yıl olacak umudundaydım.
Umudum kurudu, karardım kaldım. İflah olmaz iyimserliğim de beni terk etti.
Göz pınarlarımı zorlayan damlaları zaptetmeye çalışmadım bile.
İçim çok acıyor.

Beğen
Yorum Yap
Paylaş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

DÜNDEN BUGÜNDEN

  Teyzeminkiyle aynı kumaştan diktirdikleri gökkuşağı renklerindeki yanar döner basma entarimin kirlenmesine aldırmadan, avluda bir köşeye ç...