28 Haziran 2023
Kadının gözü dönmüş.
O nasıl böğürme, o nasıl hakaretler öyle...
Kendi parti tabanını bir dövmediği kaldı.
Aslında bu seçimlerdeki yenilgi bizi kurtarmış bile olabilir, bakın, söylüyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu gibi dürüst ve sözünün eri biri bunu başbakan yapar mıydı? Yapardı. Adamın yüzü yumuşak.
Alimallah bir de başbakan olsaydı daha kazanmadan kendi tabanına karşı böyle çirkin bir öfke patlaması yaşayan biri neler yapardı, bir düşünün. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak…
Verilmiş sadakamız varmış da kadın köprüleri yıktı gitti.
Zaten içime sindiremiyordum faşisti.
Bizimkiler de ellerinde tuzluk, her hıyarım var diyene koşmamayı öğrenirler belki.
Ahde vefa, dürüstlük, yalan söylememe, sözünü tutma, çalıp çırpmama, yetim hakkı yememe, yalan söylememe, emeğe saygı, yakınlarını ve yandaşlarını koruyup kollamama, liyakat ve adalete inanç, dünyanın neresinde acı çeken biri varsa acısını duyma, “düşüncelerine, inançlarına katılmadığımız insanların haksızlığa uğraması durumunda o davada ölümü bile göze alabilme”, kararlılık, inandığı dava için gerekirse ölebilme yiğitliği, akla ve bilime katıksız inanç…
Bunlar solcuların ortak ilkesidir. Yüzyıllardır bu ilkeler uğruna savaştık, gerekirse öldük ama ödün vermedik. Kendini solda ifade edenler bu ve benzer ilkelere sadıktır. Değişmez, değiştirilemez, dönüştürülemez ilkeler…
Hazret milli ve muhafazakârmış. Sevsinler…
Biz faşist değiliz; ırkı, dini, inancı, mezhebi, cinsiyeti, düşüncesi, siyasi görüşü, cinsel tercihi ne olursa olsun “Cümle âlem birdir bize.”
Bugün içerdiği ve yaygın olarak kullanıldığı anlam bir yana, “muhafazakâr” olan biziz. Biz düşüncelerimizi, duygularımızı, ilkelerimizi, bizi insan yapan ne varsa, büyük bir sadakatle koruruz, ödün vermeyiz, vicdanımızı ve aklımızı satmayız çünkü. (Bizim de aramızda yuvalanmış müptezeller vardır elbette. )
Spartaküs köleliğe başkaldırdığında, yenileceğini, öldürüleceğini bilmiyor muydu? Roma'nın adı bile kalmadı ama Spartaküs yaşıyor.
Şeyh Bedreddin ve müritleri Torlak Kemal, Börklüce Mustafa “Yarin yanağından gayrı, her yerde ve her şeyde hep beraber olabilmek için.” canlarını verdiler.
Pir Sultan Abdal “Şu illerin taşı hiç bana değmez / İlle dostun gülü yaralar beni.” derken dosttan yediği kazığa, takiyye denilen o iğrenç kavrama sitem etmiyor muydu? Öyle ya, dostuna taş atmayı kendine yediremeyerek yakasındaki gülü çıkarıp atan, düpedüz takiyye yapan arkadaşı gül atınca o güzel yürek incinmez mi? Hani dava, hani dostluk?...
Spartaküs’ten, Rosenberglere, Clara Zetkin’e, Che Guevara’dan Nesimilere, Pir Sultanlara, Bedrettinlere, Mustafa Kemallere, Denizlere, Mahirlere... Yeryüzünü yüzyıllardır dolanan o ilkeler büyük bir titizlikle korundu.
O güzel insanların öyküleri çağlar atlayıp bize ulaştı, bizden sonra da kim bilir kaç bin yıl insanlara yol gösterecek.
Ama zalimlerin, döneklerin, korkakların adı anılmayacak.
(Muhafazakar sözcüğü dilimize Arapça bir kök ve Farsça bir ek olarak girmiştir ‘Arapça muḥāfaẓa + Farsça -kār’ ve anlamı koruyan, muhafaza edendir… Günümüzde tutucu anlamında, gelişmelere kapalı her türlü inanç sistemi için kullanılıyor.)
İşte tam da bu nedenle Meral Akşener ve diğerlerinin neler yapabileceği konusunda yanılmadık.
Son alçaklıkları Merdan Yanardağ'a pusu kurmak.
Ama biz kazanacağız; çünkü haklıyız.
Tek marifetleri yalan, iftira, Ali Cengiz oyunları...
Bizdeki yürek onlarda yok; lider küfreder, onlar sineye çeker.
***
Bu bayram kutlama yapmayacağım. Çünkü bayram ruhu öldü gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder