İşte size bir adet "Ben demedim mi?" öyküsü...
Yazmayacaktım, hukukumuz vardı, saatlerce siyasi sohbetler etmişliğimiz vardı. O hakarete, o densizliğe, o cehalete çok öfkelenmiş olsam da kıyamamış, teşhir etmekten vaz geçmiştim. Ne de olsa müşterisiydim, evime gelmişti, evine gitmiştim.
Altılı masa kurulduğunda bu kadın arkadaş çok sevinmiş, ben de Meral Akşener nam müptezelin geçmişini iyi biliyor olsam da biraz umutlanmıştım. Sohbetlerimiz altılı masanın yaydığı pek de güvenli olmayan beklentilerle sürüyordu.
Bendeniz, bilirsiniz, sosyal medyada, özellikle siyasi konularda, sivriyimdir. Sözümü esirgemem, ucu kime dokunursa dokunsun kendimi kısıtlamam.
M. Akşener, daha masaya oturmadan “seçilecek aday” saçmalığı ile midemi bulandırdıydı. Sonra İmamoğlu ile yıvışık yakınlaşmalar, aday göstermeler falan derken kuşkularımı parantez içinde biriktirmeye başladım.
Kadının meramı üzüm yemek değil, bağcıyı dövmekti. Ağzını her açtığında “Ben bir projeyim.” diyordu. Attığı her adım ben bu ittifakın zoraki ortağıyım diyordu.
Bunun üzerine Facebook, Twitter gibi alanlarda düşüncelerimi yazmaya başladım.
Bu arkadaşımız bu eleştirilere çok çok kızmış. Tek hedefinin ben olduğum açıkça belli olan bir paylaşım yapmış. Bir süredir sabrettiği halde, kendisinin sevgili lideri olan Meral Akşener Hanımefendiye yapılan hakaretlere izin veremezmiş. Liderine yapılan hakaretler kendisine yapılmış sayılırmış. Kendisi arkadaşlıktan atmadan önce bizler (ben) çekip gitmeliymişiz vb.
Profilinde meslek alanına kuaför yazma yerine “siyasetçi” yazan (!) bu arkadaşı hemen uzaklaştırdım. Çok da üzüldüm. Kendimi sadece müşteri gibi görmediğim, değer verdiğim için içim acıdı. Eşi de kendisi de bana “abla” diye seslenirlerdi.
Uzun zamandır aklıma gelmemişti. Meral Akşener siyasete veda etti. Kendini kendi seçmenlerine ve dünyaya rezil etti, tarihe gömüldü ya… Aklıma düştü...
Merak ediyorum; o arkadaş şimdi hangi noktadadır, hala liderine sadık mıdır?
Merak işte…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder