Ülkede herkes cinnet geçiriyor.
Sokağa çıkın, bakın. Şöyle insanın içini ısıtan bir
bakışla, gülümseyerek etrafına bakan kaç kişi görürsünüz?
Herkes, her an kavga çıkarmaya, birilerine çatmaya
hazır.
Bakışlar karanlık, öfkeli, suçlayıcı; insanlar
nereden geleceğini bilemedikleri bir tehdit varmış gibi, hep savunmada.
Ben de öyleyim.
Emekli maaşımı ödeyen ama emekli ikramiyemi, “Sistemde
görünmüyor.” gerekçesiyle vermeyen bankanın memurlarına çatıyorum. Haklıyım. Emekli
sandığı “Paranızı gönderdik, gidin alın” diyor, maaşımı alıyorum ikramiye yok. Bankalar
insanları kaz gibi görmekte yani.
Ne yani ben salak mıyım? Salak olmadığımı
bankadakilere gerektiği gibi bildiriyorum ama sonuç değişmiyor. Bankadan elim
boş ayrılıyorum.
Cinnete kaç adım kaldı?
Salı günü ilçenin pazarı. Normal günlerde bile
trafik çok sıkıntılı. Salı günleri işkenceye dönüşür. Pazara gitmek için yola
çıktık. Öğretmen evi civarında belediyenin çöp kamyonu tam önümde, yolun
ortasında durdu. Çöpçüler indiler, hiç acele etmeden kenardaki çöp konteynırını
sürükleyerek getirdiler, kamyona boşaltılar aynı sakin adımlarla. Güpegündüz,
saat tam 10.30. Arkamda onlarca araba birikti. Aynı anda korna çalıyorlar.
Bildiğim bütün küfürler aklıma geliyor, dilimin ucunda, eşimden utanıyorum.
Cinnete kaç adım kaldı?
Aynı gün. Dönüş yolundayım. Kavşakta ters taraftan
tam da yolu ortalayarak bir kadın ve iki çocuk, akan trafiğe aldırmadan,
geçiyor. Tam önümdeler. Durdum, elimle geçin diye işaret yaptım. Kadın eğildi,
birşeyler söyledi, duymadım. Eşime sordum, “Allah belanı versin, manyak.”demiş.
Cinnete bir kaç adım kaldı.
Hastanede sıramı bekliyorum. Birkaç hanım geldiler,
kapının önünde durdular üç-beş saniye. Etrafı şöyle bir süzdüler, sonra
daldılar içeriye. Bekleyenler ayaklandı ama yapacak bir şey yok, döndüler ve
yerlerine oturdular. Beklemeye devam…
Bir buçuk günlük cinnet halleri.
Gazete ve televizyon haberlerini, olanı biteni,
aptal yarışmaları, dizileri saymıyorum bile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder