Dinledim ve aklıma Mevlana’nın dizeleri geldi. Doğru
anımsıyor muyum, bilmem ama sözler şöyleydi:
Kişinin kendine ettiğini
Edemez kişiye hiçbir fâni
Tutmazsa gerçek dost elini
Kendi kendiyle baş edemez.
Kişinin kendine ettiğini
Sarhoş edemez, ayyaş edemez
Mezar soyan nebbaş edemez...
Anlatılanlar CHP üzerineydi. CHP’linin CHP’ye ettiğini
sarhoş edemez, ayyaş edemez, mezar soyan nebbaş edemez.
AKP diktasına karşı, herkesin eteklerindeki taşları dökerek
birleşmesinin zorunlu olduğunu düşünmemden ve de ülkenin, halkın,
çocuklarımızın, geleceğimizin korkunç bir tehlikenin eşiğinde olduğunu
düşündüğüm için CHP iktidarını önemsiyorum. CHP içinde olan biten, beni
fazlasıyla ilgilendiriyor bu yüzden.
Bu yüzden Süheyl Batum, Birgül Ayman Güler, Emine Ülker
Tarhan vb. fazlasıyla öfkemi çekti.
Dayanışma, hoşgörü, anlayış, özveri içinde, birbirine sırt
vermiş, yalansız, riyasız, en adil biçimde, ülkeyi ve partiyi her türlü çıkarın
üstüne taşıma erdemini gösterebilen insanlar, CHP’liler olsa fena mı olurdu?
Seçim yaklaştı. Pek çok kişinin kalbindeki aslan uyanmaya
başladı. Milletvekili olmak için çalışmalar, adam kafalamalar başladı.
Elbette bunda bir kötülük yok.
Kötü olan, aday olmayı isteyenlerin etraflarındaki
insanların aklında ve yüreğinde olanlar.
Benim adayım seçilsin de “Dayanışma, hoşgörü, anlayış,
özveri içinde birbirine sırt vermiş, yalansız, riyasız, en adil biçimde, ülkeyi,
ülkenin geleceğini ve partiyi her türlü çıkarın üstünde yarına taşıma erdemini”
sonra düşünürüz diyenler meydanlara döküldü.
İşte duyduğum öykü bu insanlardan biriyle ilgili. Kendisini
tanıdığım için şaşırdığımı söyleyemem.
C. adında biri…
Aday olacağı söylenen (Bu arada kesinleşmiş bir adaylık da
yokken) bir arkadaşımız adına kolları sıvıyor. (Aday dostumuzun da bundan
kesinlikle haberi yoktur, eminim.) Rakip olacağını düşündüğü ve aday olmayı
gönlünden geçiren bir başka adayla ilgili olarak, alıyor eline kara kalemi,
başlıyor karalamaya. Belden aşağı, belden yukarı, o kıt aklıyla Allah ne
verdiyse…
Saldırıya uğrayan bir kadın. Dürüstlüğünden ve insanlığından kimsenin
kuşku duymadığı biri. Ailesi, özellikle babası demokrasi kavgasında ağır
bedeller ödemiş üstelik.
CHP kadın kotası koymuştu hani.
Kadınların aktif politikaya
girmeleri için teşvik gerekiyordu hani.
CHP kirli siyaset yapmayacaktı hani.
CHP Atatürk ilkelerini
simgeleyen altı okun hakkını vermeye kararlıydı hani.
Kadına şiddetin, tecavüzlerin AKP hükümetinin iktidarında
artış göstermesinin nedeninin kadın düşmanı ve kadını aşağılayan, kadını kafese
kapatmayı hedefleyen politikaları olduğu bilinmekte.
Kadının doğuracağı çocuğun sayısına, nasıl doğum yapacağına,
çalışıp çalışmayacağına iktidar karar veriyor. Kadını ikinci sınıf, aşağılık
bir cinsel obje gibi görenler bunlar.
CHP bütün olanaklarıyla bu çağ dışı uygulamalara karşı
savaşırken bir CHP’li çıkıyor ve rakip gördüğü bir kadına aynı argümanlarla
saldırıyor.
Bay C…
Aslında bu yazı hiç yazılmamalıydı.
Çünkü bu Bay C. Pek çok
kişi tarafından bilinir, o ileri geri konuşmaları, densizlikleri, dangalaklığı
hiç sevilmez.
Güvenilmez biri.
Ama ortada bir haksızlık, bir çirkinlik var.
Ortada bir kadının onuru ve geleceği var.
“Sinek küçük ama mide bulandırır.” derler.
Bay C., ve başka Bay C.ler ayaklarını denk almazlarsa kendilerini
de, başkalarını da, partilerini de sıkıntıya sokacaklar.
Bizden söylemesi… İyi niyetli bir anımsatma…