23 Aralık 2014 Salı

CHP VE BAĞIRSAKLARINDAKİ TENYALAR


 
Geçenlerde, birisi bana bir şeyler anlattı. (Sonra da başkaları) Hadi adını koyalım; bu anlatılanlar düpedüz dedikodu idi. Anlatan kişi duyduğunu aktarıyordu, kimden duyduğunu da… Biraz dertlenir gibi, ama daha çok kınar gibi. Dinlemesem olmaz, dinlesem daha beter… Öyle bir ruh hali içinde dinledim sonuçta.

Dinledim ve aklıma Mevlana’nın dizeleri geldi. Doğru anımsıyor muyum, bilmem ama sözler şöyleydi:

Kişinin kendine ettiğini
Edemez kişiye hiçbir fâni
Tutmazsa gerçek dost elini
Kendi kendiyle baş edemez.
Kişinin kendine ettiğini
Sarhoş edemez, ayyaş edemez
Mezar soyan nebbaş edemez...

Anlatılanlar CHP üzerineydi. CHP’linin CHP’ye ettiğini sarhoş edemez, ayyaş edemez, mezar soyan nebbaş edemez.

AKP diktasına karşı, herkesin eteklerindeki taşları dökerek birleşmesinin zorunlu olduğunu düşünmemden ve de ülkenin, halkın, çocuklarımızın, geleceğimizin korkunç bir tehlikenin eşiğinde olduğunu düşündüğüm için CHP iktidarını önemsiyorum. CHP içinde olan biten, beni fazlasıyla ilgilendiriyor bu yüzden.

Bu yüzden Süheyl Batum, Birgül Ayman Güler, Emine Ülker Tarhan vb. fazlasıyla öfkemi çekti.

Dayanışma, hoşgörü, anlayış, özveri içinde, birbirine sırt vermiş, yalansız, riyasız, en adil biçimde, ülkeyi ve partiyi her türlü çıkarın üstüne taşıma erdemini gösterebilen insanlar, CHP’liler olsa fena mı olurdu?

Seçim yaklaştı. Pek çok kişinin kalbindeki aslan uyanmaya başladı. Milletvekili olmak için çalışmalar, adam kafalamalar başladı.

Elbette bunda bir kötülük yok.

Kötü olan, aday olmayı isteyenlerin etraflarındaki insanların aklında ve yüreğinde olanlar.

Benim adayım seçilsin de “Dayanışma, hoşgörü, anlayış, özveri içinde birbirine sırt vermiş, yalansız, riyasız, en adil biçimde, ülkeyi, ülkenin geleceğini ve partiyi her türlü çıkarın üstünde yarına taşıma erdemini” sonra düşünürüz diyenler meydanlara döküldü.

İşte duyduğum öykü bu insanlardan biriyle ilgili. Kendisini tanıdığım için şaşırdığımı söyleyemem.

C. adında biri…

Aday olacağı söylenen (Bu arada kesinleşmiş bir adaylık da yokken) bir arkadaşımız adına kolları sıvıyor. (Aday dostumuzun da bundan kesinlikle haberi yoktur, eminim.) Rakip olacağını düşündüğü ve aday olmayı gönlünden geçiren bir başka adayla ilgili olarak, alıyor eline kara kalemi, başlıyor karalamaya. Belden aşağı, belden yukarı, o kıt aklıyla Allah ne verdiyse…
Saldırıya uğrayan bir kadın. Dürüstlüğünden ve insanlığından kimsenin kuşku duymadığı biri. Ailesi, özellikle babası demokrasi kavgasında ağır bedeller ödemiş üstelik.

CHP kadın kotası koymuştu hani.
Kadınların aktif politikaya girmeleri için teşvik gerekiyordu hani.
CHP kirli siyaset yapmayacaktı hani.
CHP Atatürk ilkelerini simgeleyen altı okun hakkını vermeye kararlıydı hani.

Kadına şiddetin, tecavüzlerin AKP hükümetinin iktidarında artış göstermesinin nedeninin kadın düşmanı ve kadını aşağılayan, kadını kafese kapatmayı hedefleyen politikaları olduğu bilinmekte.

Kadının doğuracağı çocuğun sayısına, nasıl doğum yapacağına, çalışıp çalışmayacağına iktidar karar veriyor. Kadını ikinci sınıf, aşağılık bir cinsel obje gibi görenler bunlar.

CHP bütün olanaklarıyla bu çağ dışı uygulamalara karşı savaşırken bir CHP’li çıkıyor ve rakip gördüğü bir kadına aynı argümanlarla saldırıyor.

Bay C…

Aslında bu yazı hiç yazılmamalıydı.
Çünkü bu Bay C. Pek çok kişi tarafından bilinir, o ileri geri konuşmaları, densizlikleri, dangalaklığı hiç sevilmez.
Güvenilmez biri.

Ama ortada bir haksızlık, bir çirkinlik var.

Ortada bir kadının onuru ve geleceği var.

“Sinek küçük ama mide bulandırır.” derler.

Bay C., ve başka Bay C.ler ayaklarını denk almazlarsa kendilerini de, başkalarını da, partilerini de sıkıntıya sokacaklar.

Bizden söylemesi… İyi niyetli bir anımsatma…

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

DÜNDEN BUGÜNDEN

  Teyzeminkiyle aynı kumaştan diktirdikleri gökkuşağı renklerindeki yanar döner basma entarimin kirlenmesine aldırmadan, avluda bir köşeye ç...