7 Aralık 2014 Pazar

AKIL VE ONUR

Aile içinde her anlatıldığında herkesi kahkahalara boğan bir anımız vardır bizim.

Yıllar önce, her çalışan ebeveyn gibi, kardeşim ve eşi, minik akide şekerimizi, Gülsen’imizi kreşe verdi.

Gülsen iki yaşında var yok. Babası sabah bırakıyor akşam alıyor okuldan.

Bir gün, eniştem birkaç dakika geç kalmış. Gülsen, arkadaşlarının topluca servise binmesine imreniyor olmalı ki onlarla birlikte servise binivermiş.

Olacak bu ya, o gün, servisin asıl sürücüsü hastalandığı için oğlu kullanıyormuş aracı. Çocukları tek tek tanımadığından durumu farkında değil. Eline verilen adreslere tek tek çocukları bırakmış ama Gülsen öylece oturmakta. “Kızım siz nerede oturuyorsunuz? ”diye sormuş. Gülsen “Anneannemin karşısında” demiş. Adam bu kez “Anneannen nerede oturuyor?” diye denemiş şansını; Gülsen “Bizim karşımızda.” demez mi?

Adamcağız dönmüş okula geri gelmiş ve yana yana kızını arayan enişteme Gülsen’i teslim etmiş.

 Gazetelerde, bugün, şöyle bir haber vardı:

“Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, 17 Aralık operasyonunun ardından “şüpheli” olarak ifade verdiği Meclis Soruşturma Komisyonu’nda iki çocuğunun kariyerlerinin başında edindikleri servet konusunda Komisyon Başkanı Hakkı Köylü ile gerilim yaşadı. Çocuklarının mal varlıklarına ilişkin soruları yanıtlamakta zorlanan Güler, oğlunun danışmanlık şirketinin ne iş yaptığını bilmediğini söyledi. Sorular karşısında iyice bunalan Güler, bir ara, oğlunun üzerindeki bir ev için “Rahmetli annemin halen oturmakta olduğu evdir” dedi.”

"Rahmetli annenin halen oturmakta olduğu ev!…"

 Akide şekerimin iki yaşındayken söylediği sözler bu yüzden aklıma geldi.

 Zekâ yaşı iki yaşındaki bir çocuğa denk bir bakan.

 İnsan onur yoksunu olabilir ama…

Hem akıl hem onur yoksunu olmak berbat bir durum olsa gerek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

DÜNDEN BUGÜNDEN

  Teyzeminkiyle aynı kumaştan diktirdikleri gökkuşağı renklerindeki yanar döner basma entarimin kirlenmesine aldırmadan, avluda bir köşeye ç...