Bir arkadaşımız, Facebook paylaşımında, HDP'nin PKK'nın uzantısı olduğunu söyleyen yorumcuya "Valla biz o bağlantılarını bilmiyoruz. Siz ne iş yapıyorsanız artık ? demek ki bizleri kandırıyorlar..” yanıtını verdi. (Olduğu gibi kopyaladım)
Bu cümle hem insanları aptal yerine koymak, hem de çok
çirkin bir iftira yüklemek amacıyla söylenmiş, belli.
Bir kere aklı olan, gören bir göze sahip olan herkes bu
bağlantıyı bilir. Bu, bir.
Bunu böyle dalga geçer ve alay eder bir tarzda
söylediğinizde iş iyice çirkinleşir. Bu, iki.
İnsanlarla alay etmeye, onları salak yerine koymaya yetecek
bir zekânız olmadığı biliniyor. Bu, üç.
Sizinle uygarca laf yarıştıracağını sanan o yorumcuya
söylediğiniz “Siz ne iş yapıyorsanız artık ?” cümlesini ise aynen iade ediyoruz
size. Bu, dört.
Herkesi ajanlıkla, polislikle suçlamadan önce, dönüp
kendinize bakın. Bu, beş.
Biz geçmişte kimin kimlerle ne pazarlıklar yaptığını, ne
yazık ki, yaşayarak öğrendik. Bu, altı.
Kendini solda tanımlayıp, sosyalist olduğunu iddia edenlerin
nasıl bir ırkçılık batağında kendi davalarına bile ihanet ettiklerinin de yakın
tanığıyız. Bu, yedi.
Aynı platformda bunları yazıyor olsaydım, sizin durumunuza
düşüyor olurdum. Yani sizin hakaret ettiğiniz, ajanlıkla suçladığınız kadın
arkadaşı gördüğümüz gibi, herkes de kime söz söylediğimi anlardı. Oysa ben
sadece siz anlayın istedim. Yani gene de onurunuzu incitmek istemedim.
Böyle herkese açık yazmamın nedeni de kimse insanları bir
daha aptal yerine koymasın diyedir. Yani herkes üzerine düşeni alacak. Bu,
sekiz.
Söz, doğrudan bize söylenmese de, biz, insanlara yapılan
haksızlığı, hakareti sessizce geçiştirmedik asla. İftirayı cezasız bırakmadık,
bırakmayız da… Bilen bilir.
Bu, dokuz…
HDP asla bir Türkiye partisi olmadı, olamaz. Kendi dışında
kalanların değer yargılarını hiçe sayan, bayrak yakan, bir tek gün başta “Türkiye’de
kadın olmak” konusunda kafa yormamış, kadınlara yapılanlarla ilgili olarak sokaklara
dökülmemiş, ilk iki gün dışında AKP’ye ayıp olmasın diye Gezi olaylarından uzak
durmuş (Sırrı Bey, tomaların üzerine tırmanacak kadar sahiplendiği direnişi
nedense ikinci gün terk etti.), ölümler, cinayetler, gelir adaletsizliği, emek
sömürüsü, emekliler, işçiler, eğitim, iş kazaları, insanların
ötekileştirilmesi, dinsel, mezhepsel ayırımcılık, ülkenin savaş eşiğine
getirilmesi, enerji sorunu, doğa katliamı, özelleştirmeler, yolsuzluklar,
kanunsuzluklar ve daha yüzlerce ülke sorununa bigâne kalan bir parti Türkiye
partisi değildir.
Bu da on…
Biz gene de yolu açık olsun diyelim. Barajı geçmelerini
dileyelim.
(Bugün, 09.04.2015 tarihi itibariyle, Davutoğlu, “Barajı
geçerlerse, başımızın üstünde yerleri var.” dedi.)
Anlaşıldı mı bilmem.
NOT:
AŞİRET EGEMENLİĞİ
"Hakkari’de AKP eski milletvekili Mustafa Zeydan'ın
oğlu Rüstem Zeydan AKP’den, diğer oğlu Abdullah Zeydan HDP'den milletvekili
adayı oldu. Bitlis'te de eski Devlet Bakanı Edip Safter Gaydalı AKP’den,
ağabeyi Mehmet Celadet Gaydalı ise HDP’den aday gösterildi. Şırnak'ta da Birlik
ailesinden iki partide iki aday yer aldı. Rizgin Birlik AKP’den, Leyla Birlik
ise HDP’den aday gösterildi."
BU NOT DA YAZIMIZIN KAPAĞI OLSUN.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder