20 Şubat 2019 Çarşamba

DİLİMİZ: ANA SÜTÜ GİBİ TERTEMİZ


                             DİLİMİZ: ANA SÜTÜ GİBİ TERTEMİZ
“Dil, düşüncenin aynasıdır. Dilimiz ne ise düşüncemiz de odur…”

Bir türlü anlam veremediğim, duyduğumda tüylerimi ürperten şu cümleler son günlerde iyice yaygınlaştı:
“Sözlerim maksadını aştı. Ben aslında demek istemiştim ki…”
“Beni yanlış anladın, ben öyle demek istemedim, aslında…” 
Televizyon haberlerinde, gazetelerde, eş dost toplantılarında, sınıflarda, sokaklarda, her yerde…
İyi de kardeşim, sen, bu şekilde kafanın içinin bomboş olduğunu da itiraf etmiş olmuyor musun? Ne demek istediysen onu söylesene! Ağzından çıkanlar beynine hiç mi uğramadı?
Düşünmeden, ölçüp biçmeden, sözlerini tartmadan konuşursan işte böyle olur.
Sözlerimiz bizim düşüncelerimizi yansıtır. Birikimlerimiz, deneyimlerimiz, kişiliğimiz, kimliğimiz açıkça sözlerimize yansır.
Küfürbaz iseniz ruhunuz budur.
Gülen bir yüzle sevgi, saygı dolu sözler söylüyorsanız birilerine, ruhunuz budur.
Birilerini rencide ediyorsanız sözlerinizle, ruhunuz budur.
Boş sözlerle birilerinin kafasını karıştırıyorsanız eğer ve birilerini bıktırıyorsanız kafanız da boştur, gönlünüz de…
Söz maksadı aşmaz gerçekte. Sözü aşan maksattır. Sürç-i lisan ettiyse sorun yok. Dili sürçenlere diyeceğimiz olmaz.
Laf dönüyor dolaşıyor, ruhu da kafayı da besleyemediğimiz gerçeğine geliyor.
Toplum olarak, yeterli beslenmekten yalnızca karın doyurmayı anladığımız için ruhun beslenmesi gibi bir derdimiz de yok.
Kitap okumamak en büyük eksikliğimiz. Eğitimcilerimizden eğitimlilerimize -herkes üstüne alınsın- kim okuyor, kim okumayı iş edinmiş, kim kitaplarla dost olabilmiş, gerçekten dost ama.
Sözcükler gereksinimden doğar. Yaşamımıza kattığımız ya da yaşantılarımıza kendisini dayatan kavramları karşılamak için yeni sözcüklere sarılırız. Eğer bu sözleri üretecek birikiminiz yoksa kavramları aldığınız kaynaktaki karşılıkları kullanmayı sürdürürsünüz. Diliniz ilk kurşunu almıştır bile, farkına varmazsınız.
Alışveriş yaparken beden numarasını bile İngilizceden alınan sözcüklerin ilk harfleriyle arayan bir nesil oluştu. Etiketlerde de aynı harfler var. S, L, XL, XXL gibi…
Satıcı soruyor:
-          Bedeniniz kaç?
-          Dört ya da beş…
-          Dört yok, teyze, sana iksikslarç da uyar, vereyim mi?

Şimdi bu konuşmanın neresi düzeltilmeli? “Bedeniniz kaç” ile mi başlasak “iksikslarç ” ile mi? Yoksa hiç tanımadığı birine “Teyze” diyen, “sen”diyen satıcıya mı kızsak önce?

Verdiğim örnek, “Bu da nereden çıktı?” mı dedirtti size, nereden çıkacak; buradaki teyze bendim.
Otobüste sürücü bağırıyor: “Bakkallar var mı?”
Gençler “randevulaşıyor”, saat “üç gibi” buluşacaklar. Demek istedikleri, tam olarak üçtür ama ille de İngilizce cümle yapısından olduğu gibi aktarılan  “gibi” sözcüğünü kullanmaları gerekiyor. Moda ya, kullanılmazsa olmaz. Uysa da olur uymasa da, düşünmeye ne gerek var! Oysa biz tam ve kesin saatler için o sayıyı söyleriz, yaklaşık bir süre kullanacaksak, kesin saat veremiyorsak “sularında” gibi güzeller güzeli bir sözcüğümüz vardır, onu kullanırız: “Saat üç sularında gelirim.”
Öğrencilerime “Arkadaşlarınız nerede?”diye soruyorum, “Faaliyetteler.”yanıtını alıyorum. Yer adı ya da bir işin adını söyler gibi…
Bir bürokrat emrinde çalışanlarla tanışmaya çalışıyor: “Sen kimsin?”
“Dil düşüncenin aynasıdır. Dilimiz ne ise düşüncemiz de odur.”
Dil bir iletişim aracıdır. İletişim araçlarının en gelişmişidir üstelik. Toplu yaşamın, birlikte, barış içinde, huzurla yaşamanın yolu sağlıklı iletişimden geçer. Sağlıklı iletişimin tek koşulu da dil dediğimiz aracı doğru, güzel ve etkili kullanmaktır.
“200 sözcükle düşünen birisi, 2000 sözcükle düşünen birisini anlayamaz.” Anooshirvan Miandji
Son söz Yunus Emre’nin. Üstüne laf söylemek ne haddimize...

SÖZ OLA

Sözü bilen kişinin,
Yüzünü ağ ede bir söz
Sözü pişirip diyenin,
İşini sağ ede bir söz

Söz ola kese savaşı,
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı,
Yağ ile bal ede bir söz

Kişi bile söz demini,
Demeye sözün kemini
Bu cihan cehennemini,
Sekiz uçmağ ede bir söz

Yunus şimdi söz yatından,
Söyle sözü gayetinden
Pek sakın o şah katından,
Seni ırak ede bir söz


************
Yazı 2011 yılında yazılmıştı. Anımsatmak gerekti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

DÜNDEN BUGÜNDEN

  Teyzeminkiyle aynı kumaştan diktirdikleri gökkuşağı renklerindeki yanar döner basma entarimin kirlenmesine aldırmadan, avluda bir köşeye ç...