3 Ağustos 2017 Perşembe

DİL YARASI

                                                                                  29.07.2017
DİL YARASI

“Ben şimdi okula gider.”
Amma moda oldu bu abuk subuk söyleyiş.
İnsanlar düşünmeden, eğlenceli bir haber verir gibi kullanıyor.
Özgün bir buluş değil, doğru bir ifade değil, Türkçe cümle yapısına hiç uygun değil.
Nicedir sosyal medyada bu söyleyiş iğrenç bir biçimde yayıldı.
Taklitçiliğin ve bunun dayandığı cehaletin örneklerinden biri.
“Ben kaçar.”
“Ben denize girer.”
İnsan kendi ana dilini bilmezse, bilmediğini de farkında değilse…
İnsan anasının karnından çıkar çıkmaz işittiği dili, dualarla adı kulağına fısıldanırken işittiği dili, dinlediği ninnilerin dilini bilmezse…
Bu bilinç yoksa…
Her şeyden önce, Atatürk’ü anlayabilir mi?
Bırakın gerisini… Saymaya bile gerek yok.
Yazık…
Televizyonlarda, şimdilerde bir limonata reklamı dönüyor.
Yaşlı bir adam, “Bunca yıllık pastaneciyim, böyle limonata görmedim.” diye saçmalıyor.
“Bunca yıllık pastacıyım.” demeliydi.
Oyuncu, eski bir tiyatrocu olduğu için, dil kusuru katmerleşiyor bence.
 “ – ci” eki addan ad türeten bir ektir. Genellikle meslek adı türetir. Alan, satan, yapan, bir işle, bir hobiyle uğraşan, bir şeyi üreten, imal eden, alışkanlık adı, taraftarlık, bir zaman diliminde bir iş üreten, bir konuda görevlendirilmiş vb. anlamlarda sözcük türetir.
Örnekleyelim:
Odun-cu
Pasta-cı
İş-çi
Gece-ci
Nöbet-çi
Sabah-çı
(şaka-cı, yalan-cı, geri-ci, kin-ci, kader-ci, sol-cu, uyku-cu, barış-çı, fırsat-çı, halk-çı, inat-çı, yaltak-çı, milliyet-çi, Türk-çü…)

“Pastane” sözcüğü “pasta-hane” şeklinde yapılmış bir sözcüktür. Farça “hane” sözcüğü (Bkz. TDK Türkçe Sözlük) ile pasta sözcüğü birleşerek “pasta yapılan, pasta alınıp satılan yer, mekân” anlamında “pastane” sözcüğü oluşmuştur.
Yani “pastaneci” dediğimiz zaman “pastane yani bir mekân alan ve satan kişi” anlamı ortaya çıkar.

Sözünü ettiğim reklam daha çok çocuklara, gençlere yönelik bir ürünün reklamı. Yani hedef kitle gençler ve çocuklar.
Evimizin içine kadar giren bu özensiz, savurgan, bilinçsiz dil anlayışı, çocuklarımızın düşünme yeteneğini elinden alıyor.
Çünkü dilimiz ne ise düşüncemiz de odur. Düşüncemiz ne ise dilimiz de o olacaktır.
Görmezden gelmek, aldırmamak, umursamamak çocuklara, geleceğimize ihanettir.
***
Televizyon kanallarının bu konuda sorumluluk alması beklenir.
Ama asıl büyük yarayı onlar açıyor.
Her gün Türkçe’nin ayaklarına onlarca kurşun sıkmaktalar.
Yandaş ve yalakaların umurunda değil elbette. Arada bir Osmanlıca çığırtkanlığına soyunmaktalar. Yedikleri tek her herze bu.
Ama Halk TV ve diğer muhalif kanalların duyarsızlığına ne demeli?
Spiker haber okuyor. (Bu yazı kaleme alınırken)
“Resmi araçlar da sivil araçlarla aynı muameleye tabî olacak.”
“Tâbi” değil, “tabî” diyor; yazıda pek fark yok gibi görünüyor, ancak okurken “i ve a” seslerinin uzun ve kısa okunmasıyla ilgili vahim hata ortaya çıkıyor. Diksiyon ve vurgu sorunu yani.
Sözcük cümlede “bağlı” anlamında olduğu halde okunuş hatası yüzünden “elbette, evet” anlamlarında onaylama sözcüğü olarak kullanıldı.
Bu TV kanalını muhalif kimliği ile çok beğeniyorum ama dil konusunda günahı çok.

Söz Ola Kese Savaşı

Keleci bilen kişinin yüzünü ağ ede bir söz
Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz

Söz ola kese savaşı söz ola bitire başı
Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz

Kelecilerin pişirgil yaramazını şeşirgil
Sözün us ile düşürgil dimegil çağ ede bir söz

Gel ahî ey şehriyâri sözümüzü dinle bâri
Hezâr gevher ü dinârı kara taprağ ede bir söz

Kişi bile söz demini demeye sözün kemini
Bu cihân cehennemini sekiz uçmağ ede bir söz

Yürü yürü yolun ile gâfil olma bilin ile
Key sakın ki dilin ile cânına dağ ede bir söz

Yûnus imdi söz yatından söyle sözü gayetinden
Key sakın o şeh katından seni ırağ ede bir söz

Yunus Emre - 14. Yüzyıl





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

DÜNDEN BUGÜNDEN

  Teyzeminkiyle aynı kumaştan diktirdikleri gökkuşağı renklerindeki yanar döner basma entarimin kirlenmesine aldırmadan, avluda bir köşeye ç...