Tutturmuşlar 9 seçim kaybettik teranesini, gidiyorlar.
Sorumluların istifasını istiyorlar.
Yahu siz bu partinin
tarihini bilmez misiniz? Yani "Atatürk'ün kurduğu bu parti" diye söze
başlamayı bilirsiniz elbette.
Çok partili döneme geçilir geçilmez, bu parti seçim kaybetti
yahu. Kimsenin aklına İnönü'yü suçlamak gelmedi.
Bu parti daha sonra, asla çoğunluklu bir seçim kazanmadı.
Çok Partili dönemde:
İlk iktidarı MSP ile koalisyondu.(26 Ocak 1974 -17 Kasım
1974)
İkincisi; 1977’de bir azınlık hükümeti kurdu fakat güvenoyu
alamadı. (21 Haziran 1977 - 21 Temmuz 1977 )
Üçüncüsü; 1978'de, Partisinin TBMM'de çoğunluğu bulunmamakla
beraber, bazı bağımsız üyelerin ve küçük partilerin katkısıyla bir hükümet
kurdu. Bu Başbakanlık dönemi 21 ay sürdü. (5 Ocak 1978 - 12 Kasım 1979)
Sonra hiçbir seçim kazanılamadı. Ne CHP, NE SHP, NE DSP…
Bunun bir sürü nedeni var bence, kısaca ve yüzeysel olarak
geçeceğim.
****
Bu parti İttihat ve Terakki Partisinden bu yana iç iktidar
çatışmalarını söküp atamadı. Demokratik çerçevede masum bir iç muhalefetten söz
etmiyorum. Aslında kimsenin umurunda değildi iktidar olmak. Muhalif olmak ama
koltukta olmak önemliydi yalnızca. Kolay yoldan güç kazanmak ama asla iktidar
sorumluluğu taşımamak, siyasete yön vermek. Korkak ve gölgede yaşayan
vampirlerin işi.
Kimileri şimdi bu saptamaya kızacak ama ne yapalım, gerçek
bu.
İttihat ve Terakki Partisinde Enver Paşa bu nedenle kesmedi
mi Mustafa Kemal’in önünü. Sürgünlere gönderdiler ama dönüp geldi, Çanakkale’de
zaferin kazanılmasında Enver’in hayal bile edemeyeceği, kilit rol oynadı.
Yine aynı Enver Paşa yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin
doğal lideri ve başkomutanı olduğu vehmine kapılıp sürgünden dönme hazırlıkları
yapmadı mı? Hatta kendinden öyle emindi ki, söylentilere göre ayna karşısında
döndüğünde yapacağı zafer konuşmalarını prova etmiş. Ve yine Atatürk’e emirler
yağdıran mektuplar yazmış.
Parti içi hizipçilik bir ittihatçı geleneğidir ve Deniz
Baykal bunun bayraktarıdır. Sahi, Baykal kaç seçim kaybetti?
****
Çok partili iktidar döneminde, Menderes, CHP’nin asla
yapmadığı, yapmayacağı şeyi yaptı: Bütün gücüyle, bütün olanaklarıyla inanç
sömürüsü işine girişti. Ne yazık ki, binlerce yıldır, binlerce renkten inancı
barındıran bu toprakta bu maya tuttu.
Ondan sonra gelenler aynı yoldan gittiler. CHP ne yaparsa
yapsın laiklik söylemiyle (ki bu doğruydu)bu silahın karşısında başarılı
olamadı.
****
İkinci Dünya Savaşından sonra değişen güç dengeleri ABD’yi
dünyanın bekçisi haline getirdi. Sovyetler Birliği ve ABD iki güçlü bir dünya
yarattı.
ABD Sovyetlere karşı yürüttüğü soğuk savaşın silahı olarak
bizim gibi ülkeleri de kullandı. Korkunç bir komünist düşmanlığı pompaladı. Kim
ne derse desin, CHP, sonradan kadrolarında, eski, ürkek sosyalist ve
komünistlere yer verse de, bu komünist düşmanlığından etkilendi, ürktü. Soldan
uzak durmaya özen gösterdi.
Oysa solu derleyip toparlayıp ortak bir dil oluşturabilir,
mücadeleye böyle girebilirdi.
Ecevit’in ilk iktidara gelmesinde sol büyük rol oynadı.
Dağlara taşlara Ecevit adını yazan solculardı. Yaşayan arkadaşlarımız bunu
bilir.
Yani demem o ki en büyük hata kendini sola kapatmak; sağa
göz kırpmak oldu. Aslı varken taklidini kim ne yapsın; halk bunu yemedi.
****
“Eğer bu seçime İnce başkanlığında gidilseydi başka olurdu”
diyorsanız ben de size “Saçmalamayın”
derim.
Başka ne bekliyorsunuz ki?
Ohal koşullarında, devletin her türlü olanağını kullanan
birine karşı, zaten “kemik” %25’in üstüne çıkamayan bir partiyle mücadele
ediyorsunuz; bu adaletsizliğe, bu hırsızlığa, bu alçaklığa karşı savaş
başlatmak yerine birbirinize karşı savaşmaya başlıyorsunuz.
15 yıldan beri AKP hükümetine karşı bölük pörçük savaşılamayacağını
fark ettiğimden bu yana üye olarak CHP’liyim.
1996 yılına dek, kendimi solda ifade etmekle birlikte, aynı
mantıkla CHP için çalıştım. CHP’nin emektarları bilir. Sonra herkes evine,
diyerek bir süre ÖDP’de yer aldım.
Yani çok şey yaşadım,
çok şey gördüm, çok bedel ödedim. Acılar, düş kırıklıkları, kavgalar bana
“olaylara dışarıdan bakabilme becerisi, objektif bir bakış açısı” kazandırdı.
Bu nedenle diyorum ki bırakın bu temelsiz değerlendirmeleri.
Bilimsel bir bakış açısıyla bakın olaya. “Yönetim değişsin.” talebinizi
objektif ve bilimsel bir zemine oturtun.
Not: Siyasi öngörülerimde yanıldığım pek olmamıştır. “Muharrem
İnce aday gösterilecek.” dedim, oldu. Kılıçdaroğlu fena intikam alacak. Nasıl mı?
Üç vakte kadar,J “Ben gidiyorum, yerimi
de Muharrem İnce’ye bırakıyorum” diyecek. J Çünkü çelebi ve alçak gönüllü ruhu bu kadar
sıkleti kaldıramıyor. Bu sözleri kullanmayacak belki ama böyle olacak. Zamanını
kendi belirlemek istiyor. Şimdi öncelikli olarak kayıpları önlemeye, partiyi iç savaş görüntüsünden korumaya
çalışıyor. Muharrem İnce bunu biliyor mu bilmem ama sezinlediğinden eminim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder